15 Ekim 2009 Perşembe

6 SORUDA DOMUZ GRİBİ

Sağlık Bakanlığı kararıyla, okullarda tek bir w vaka bile görülürse salgın kabul edilip tatil edilecek. Devamsızlık ve öğretmenlerin ihbarı hastalığın tespitinde esas oluşturacak

OKULLARDA HANGİ DURUM SALGIN SAYILACAK? Sağlık Bakanlığı'nın aldığı kararla; okullarda öğrenci, öğretmen veya görevli personelden birinde bile domuz gribi görülmesi halinde salgın sayılacak. Okul hemen tatil edilecek.

OKULLARDA HASTALIK OLDUĞU NASIL TESPİT EDİLECEK? Okul öğrencilerinin devamsızlıkları ve öğretmenlerin öğrencilerle ilgili bildirimleri esas alınacak. Öğretmenler, hastalık belirtisi görmesi halinde il sağlık müdürlüğü ile temasa geçerek durumu bildirecek. Sağlık ekipleri hastalık belirtisi olan kişiden teşhis için numune alacak.

AİLELER NE YAPMALI? Çocuğunda grip belirtisi gören ebeveyn, çocuğunu gözlem altına almalı. Hastalık hafif seyrediyorsa ateş düşürücü ağrı kesici ile tedavi edilmeli, sulu gıdalar tüketilerek dinlenilmeli. Gribal vakalarda, karaciğer yetmezliğine neden olduğu için kesinlikle aspirin kullanılmamalı.

ATEŞ, KUSMA İLK BELİRTİ... Çocuk küçükse ve ateş, kusma gibi belirtileri gösteriyorsa hemen hastaneye götürmeli. Kişi yetişkinse de, solunum sıkıntısı yaşanması ve kendini kötü hissetme durumunda hastaneye başvurmalı.

GÜNLÜK YAŞAMDA NE YAPILMALI? Eller sık sık sabun ve su ile yıkanmalı, hapşırık ve öksürük esnasında tek kullanımlık mendille ağız ve burnun kapatılmalı, el sıkışma, sarılma, öpüşme gibi alışkanlıklara salgın geçinceye kadar ara verilmeli.

AŞI NEREDE VE NASIL YAPILACAK? A gribi (domuz gribi) aşısı bu ay sonundan itibaren yapılmaya başlanacak. Aşı sağlık ocaklarında yapılacak. Ayrıca domuz gribi aşısını sağlık çalışanları çalıştıkları hastanelerde, hamileler ve küçük çocuklar ana çocuk sağlığı merkezleri ve sağlık ocaklarında yaptırabilecek.

1 Ekim 2009 Perşembe

10 ŞEY İÇİN ZAMAN AYIR

1- Çalışmak için zaman ayır. Bu başarının bedelidir.

2- Düşünmek için zaman ayır. Bu kudret ve kuvvetin kaynağıdır.

3- Eğlenmek için zaman ayır. Bu genç kalmanın sırrıdır.

4- Okumak için zaman ayır. Bu bilginin temelidir.

5- ibadet için zaman ayır. Bu yücelmenin yolu, gözler den ve ruhtan dünyevî kirlerin ve tozların yıkanmasıdır.

6- Başkalarına yardım ve arkadaşlarınla sohbet için zaman ayır. Bu saadetin kaynağıdır.

7- Sevmek için zaman ayır. Bu hayatın kudsiyetierinden biridir.

8- Hayal için zaman ayır. Bu ruhu yıldızlara eriştirir.

9- Gülmek için zaman ayır. Bu hayatın yükünü hafifleten bir boşalıştır.

10- Plân için zaman ayır. Bu ilk dokuz şeyi yapabilmek için lüzumlu zamana sahip olmanın sırrıdır.

30 Eylül 2009 Çarşamba

Evlenirken eş seçiminde neye dikkat etmeli?

İslam, hayatı düzenleyen kurallar bütünü içinde evliliğe çok büyük önem atfetmiştir. Evlilikle kurulan aile yuvasının, tüm toplumun huzurunu ve ahengini sağlayacağını belirtmiş, insanın 'yaratılış' itibariyle evlenmesi gerekliliğini ısrarla açıklamıştır. Bakara, Nisa, Enfal, Nur, Furkan, Ahzap ve diğer bazı surelerdeki evlenme ve aile ilgili ayetler, İslam'ın evliliğe verdiği önemi göstermektedir.

"Allah katındaki en sevimli bina"

Meşru nikâh sayesinde meydana gelen İslâmî aile, öyle sağlam ve öyle değerli bir müessesedir ki Resulullah (sav): "Allah nezdinde evlenme ile kurulan binadan daha sevimli bir bina yoktur" buyurmuştur.

İslam'ın dışında başka hiçbir din, ideoloji, anlayış ve çevre evliliğe ve aile yuvasına bu denli önem vermemiştir. Bir imtihan âlemi olan dünyada da hayatının kodlarını İslam'a göre belirlemek isteyenler, evliliğe önem atfetmektedirler. İslam, evlenme ve eş seçimi konusunda, geniş geniş izahatlar getirmiştir. Konuyla ilgili ayetler ve hadisler meseleyi birçok yönüyle ele almışlardır.

"Evlen yoksa hatalılardansın"

Evlilik konusunda İslam'ın ilk ve en öncelikli tavsiyesi, bekârlığın terk edilip bir yuva içinde aile olunması yönündedir. Allah'ın Resulü (sav) bir keresinde yanına gelen bir adama şöyle buyurmuştur: "Evlen, yoksa hatalılardansın. Evlen, yoksa günahkârlardansın" İslam'a göre, hiçbir şey, evlenmek ve nesli sürdürmek için bir yuva tesis etmekten daha sevimli değildir. Bekârlık birçok hadiste belirtildiği kadarıyla eksiklik sayılmaktadır.

Fikir birliği şart ama yetmez!

Evlilik sürecinde dikkat edilmesi gereken hususların ilki hiç şüphesiz, tarafların birbirleriyle uyuşup uyuşamayacakları konusu gelmektedir. Hayatı birlikte yaşayacağınız ve birlikte bir aile yuvası tesis edeceğiniz kişinin, hayata nasıl baktığı, hedeflerinin ve değer yargılarının neler olduğu, fedakârlıktan ve feragatten neleri anladığı, çizgilerinin ve yaklaşımlarının neler olduğu üzerinde düşünülmesinde fayda vardır.

Evliliğin sosyal boyutu, aile ve akraba ilişkileri, kültür ve zihin düzeyini göz önünde bulundurulmalıdır. Aynı hassasiyetleri paylaşmak ve aynı ölçülere sahip olmak elbette önemlidir. Fikir birliğinden, gelecek idealizminden ve uyuşmaktan kastımız budur. Fikir birliği elbette önemlidir.

Sizin elinize aldığınızda bile heyecanlandığınız bir kitaba eşiniz hiç ilgi göstermiyorsa, siz bazı akşamlar birlikte 'hadis okumaları' yapmaktan söz ederken o uyuklamakla meşgul ise ortada yürüyebilecek bir yapı kalmayacak demektir. Bu haliyle zaten eşler birbirlerinden uzaklaşmış olurlar. Ancak fikir birliği tek başına yetmeyecektir.

Zira biliyoruz ki, idealleri ve endişeleri aynı olanlar dahi, bir yuva altında uyuşamama gibi problemler yaşayabiliyorlar. Dolayısıyla aynı dünya görüşünü ve aynı endişe birlikteliğini sağlamış olmanız evlilik için tek yeterli sebep değildir. Karakter ve aile uyumuna dikkat göstermek zorundasınızdır.

Ne istenildiği belirlenmelidir!

Büyük ideallerden ve büyük isteklerden vazgeçmeniz evlilik süreciniz için faydalı olacaktır hiç şüphesiz. Ne istediğinizi net olarak kafanızda belirlemiş olmanız gerekir. Nasıl bir eş istediğinizi belirlerken, 'nasip' anlayışını gözden kaçırmadan kendi kişiliğinizi, eğilimlerinizi ve yönelimlerinizi iyice netleştirmeniz gerekmektedir. Puanlama olarak ifade edecek olursak, siz dörtken on üzerinden on, bir eş adayında diretiyor olmanız sıkıntıdır aslında.

Kendinizi tanıyarak yola çıkmanızda fayda vardır. Önce kendinizi tanıyın sonra zihninizde beklentilerinizi, ihtiyaçlarınızı ve şartlarınızı sıralayın. Ancak istekleri ve beklentileri fazlasıyla abartmak da çözüm değil açıkçası. Çok yaygın bir hikaye şöyledir:

İki arkadaştan biri diğerine sorar:

- Evlenmiyor musun hafız?

- Şartlarıma uyan birini bulursam evleneceğim.

- Ne istiyorsun ki?

- Güzel olsun, akıllı olsun, zeki olsun, dindar olsun, zengin olsun, kültürlü olsun, şefkatli olsun, ciddi olsun, itaatkâr olsun, bir de esprili olsun.

- Ama hafız demiş öteki, birden fazla evlilik artık yasak!

Ailesine bakın!

Birini anlamanın en iyi yollarından biri de çoğunlukla o kişinin ailesidir. Evlilik düşüncesinde iken, eş adayınızın ailesine bakarak onun hakkında doğru fikirler edinebilir ve süreci doğru okuyabilirsiniz. 'Annesine bak kızını al' sözü boşuna söylenmiş değildir.

Eş adaylarının ailelerinin uyumu da göz ardı edilmeyecek hususlardan biridir. Evlilik kararlarında ve eş seçiminde, genel toplumsal örf ve geleneklerin ve usullerin yıkılmamasına hassasiyet göstermek gerekir.

Bir bilene danışın!

Eş adayını belirleme ve evlilik sürecinde, akil ve doğru kararlar alabilmenin ve süreci doğru yorumlayabilmenin ilk şartlarından bir diğeri de durumu ve düşüncelerinizi bir büyüğünüze danışmanızdır. Hayatla ve insanlarla ilgili doğru yorumlara varabilecek birine danışmak eş adayları için doğru kararın kapısını açacaktır. Ancak danışılan kişi, adayların arkadaşlarından biri değil, sözüne ve ahlakına güvenilir bir büyük olmalıdır.

Sizden kimin evlenmeye gücü yetiyorsa hemen evlensin

Abdullah bin Mesûd'un (ra) Alkame'den rivayet ettiğine göre, Alkame şöyle dedi:

Ben Mina'da Abdullah bin Mesûd ile beraber yürüyordum Derken, Osman bin Affan Abdullah'a rastladı ve onunla konuşmaya başladı.

Osman bin Affan, ona: "Ey Ebu Abdurrahman! Seni genç bir hanımla evlendirsek, olur ki sana geçen zamanından gençliğinin ve kuvvetinin bir kısmını hatırlatır" dedi.

Abdullah cevap olarak: Sen böyle söylediysen Resulullah da (sav) bize şöyle buyurmuştur: "Ey gençler topluluğu! Sizden kimin evlenmeye gücü yetiyorsa hemen evlensin. Zira evlilik gözü (haramdan) daha çok uzaklaştırıcı, iffeti de çok daha koruyucudur. Evlilik külfetine güç yetiremeyenler ise oruç tutsun. Çünkü oruç, şehveti kıran bir şeydir" [Müslim, 2485]

17 Eylül 2009 Perşembe

10 BASİT YÖNTEMLE ZEKANIZI GELİŞTİRİN

Yenilenmeyen beyin hücrelerini geliştirmek, zekanızı artırmak aslında gün içerisinde yapacağını çok basit bazı alıştırmalara bağlı. İşte Amerikalı uzmanların şiddetle tavsiye ettikleri o basit ama etkili yöntemler;

1- Ters el alıştırması

Sağ eliniz yerine biraz da sol elinizi kullanmaya başlayın. Saçlarınızı sol elinizle tarayın, kalemi ters elinizle tutun gibi... Sonuç olarak, rutin alışkanlıklarınızı kırar ve beyninizin kullanmadığınız diğer yarısını da harekete geçirmiş olursunuz.

2-Çocuk oyunu alıştırması

İşe veya alışverişe giderken, tıpkı bir çocuk gibi merak içinde bütün duyularınızı harekete geçirin. Bakın, dokunun, dinleyin, koklayın. Bu şekilde çok ender yaptığınız bağlantıları canlandırır, beyninizin kapasitesini artırırsınız. Duyu organlarınızın ne kadar fazlasını kullanırsanız, hafızanız her zaman canlı kalır.

3-Harf alıştırması

Elinize bir gazete ve bir fosforlu kalem alın. Sırasıyla paragrafları okuyun ve çift yazılmış harflerin üzerini çizin. Mesela, çift ‘t’ ve ‘m’lerin üzerini işaretleyin. Böylelikle konsantrasyonunuzun ne kadar uyarıldığını hemen hissedecek-siniz. Bu, zihnin canlanmasını artırır.

4-Polisiye alıştırması

“Dün akşam şu saatte ne yaptım, neredeydim, iki saat önce ne yaptım?” gibi, genellikle polisiye romanlarında sorulan soruları kendinize yöneltin. Ve tabii cevaplayın. Bu alıştırma sonucunda yaptıklarınıza karşı dikkatinizi geliştirebilirsiniz.

5-Yürüyüş alıştırması

Asker yürüyüşü gibi olduğunuz yerde hareket edin. Sol bacağınızı her kaldırdığınızda, önce sağ elinizle, sonra sol elinizle dizinize dokunun. Böyle çaprazlama hareketlerle beyninizin her iki tarafını kullanmış olursunuz.

6-Ressam alıştırması

Burnunuzun ucunda bir fırça olduğunu hayal edin. Bununla havaya en sevdiğiniz renkte yatay bir sekiz çizin. Bu çizim hareketleri, yorgun zihninizi hemen canlandırır. Aynı zamanda beyni bloke eden stresi etkili biçimde yok eder.

7-Ajan alıştırması

Bu alıştırmayı daha çok sokakta yapacaksınız. Çevrenizde bulunan arabaların plakalarına bakın ve plakadaki harflerden kelimeler, hatta cümleler türetmeye çalışın. Böylece hem kelime hazinenizi geliştirir hem de beyninizi canlandırırsınız.

8-Resim alıştırması

Bu alıştırmayla alışveriş listelerini çok kolay ezberleyebilir, hafızanızı güçlendirebilirsiniz. Bunun için kalem kağıt alın ve kağıdın üzerine mum, kaktüs, yonca gibi semboller çizin. Her resim bir sayıyı sembolize ediyor. Ardından sembolleri sayılara göre ezberleyin. Bu alıştırmayla, zihninizde listeler oluşturmayı kolay başarırsınız.

9-Otobiyografi alıştırması

Düşünün ki, hayat hikayenizi yazmanız gerekiyor. Burada, işe, gittiğiniz ilkokuldan başlayabilirsiniz. Bunun için en yakın arkadaşınızı, tipini, sınıfınızın düzenini hatırlamanız gerekiyor. Bu alıştırmayla, kişilerle ilgili hafızanızı harekete geçirirsiniz.

10-Hipnoz alıştırması

Özellikle stresli anlarınızda olumlu kelimelerden destek almaya bakın. Bunlarla olumsuz düşüncelerinizi yok edersiniz. Mesela, “Benim için gerekli olan her şeyi biliyorum ve çok sakinim” cümlesini tekrarlayabilirsiniz.

8 Eylül 2009 Salı

MUTLAKA 12 BARDAK İÇİLMELİ

Ramazan’da az sıvı alımı özellikle sindirim ve boşaltım sisteminde sorunlara neden oluyor.
Prof. Dr. Faruk Memik, insanın yemek yemeden, bitkin de olsa 25-30 güne kadar açlığa dayanabildiğini, ancak susuz sadece 4-6 gün hayatta kalabildiğini belirtti. Kalp, dolaşım ve sindirim sisteminin susuz olarak normal çalışmasının mümkün olmayacağını dile getiren Memik, şunları kaydetti: ''Ramazan’da, oruç nedeniyle su dengesinin bozulması kaçınılmazdır.

Günlük olarak idrarla bin 500, bağırsaklarla 200-250, akciğerlerle de 300 mililitre kadar su kaybederiz. Normalde içmemiz gereken 2 litre suyu, Ramazan’da daha da artırmak ve 10-12 bardağa çıkarmak gerekir. Ramazanda, vücut sıvı dönüşümü bozulduğundan kabızlık sorunu sık görülür ve birçok insanı hekimin önüne kadar taşır. Çare ilaçlar değil, yenilen gıdaların düzenlenmesi ve yeterli su içilmesidir. Tuzlu ve ağır yemekler yerine, sebze ve meyveden zengin, sulu yemekler seçilmelidir. Yoğurt ve ayran bol alınmalıdır .'

31 Ağustos 2009 Pazartesi

Sigaraya 4 günde veda edin.

Enfraruj ışınlarının vücudun belli noktalarına 4 gün boyunca uygulanarak mutluluk hormonu salgılanmasıyla sigara tiryakiliğine son veriliyor.
Enfraruj ışınlarının vücudun belli noktalarına 4 gün boyunca uygulanarak mutluluk hormonu (endorfin) salgılanmasıyla sigara tiryakiliğine son veriliyor. Yöntemin başarı şansı yüzde 95...

Sigarayı kolayca bırakma yöntemleri arasında son dönemde popüler olan ışınla tedavi giderek yaygınlaşıyor. Bu yöntemi uygulayan hastanelerden biri de Konya Özel Nakipoğlu Hastanesi. Hastanenin başhekimi Dr. Kutsi Öncü, mesaisinin büyük bölümünü insanları sigara bağımlığından kurtarmaya harcıyor. Ücret olarak da bir kişinin sigaraya bir ay boyunca ödediği para alınıyor. Dr. Öncü, bu teknikle enfraruj ışınlarının vücudun akupunktura duyarlı 35 noktasına birden uygulandığını belirtiyor.

Bu noktalardan ışınsal uyarıyla ara mesajcılar salgılandığını söyleyen Öncü yöntem hakkında şu bilgileri veriyor” "Bu mesajlarla beyindeki mutluluk hormonu (endorfin) hücrelerine ulaşılıyor. Endorfin hücreleri de uyarıya cevap vererek mutluluk hormonu salgılıyor. Böylece kişi kendi hormonuyla mutlu olup nikotinin sahte mutluluğundan kurtuluyor. Ancak nikotinle mutlu olmaya alıştığı için işlevini kaybeden endorfin hücreleri, bu ışın tedavisiyle yeniden çalışmaya başlıyor. “
PROF.DR.Cevat AKŞİT,DELİLLERİYLE SİGARA HARAMDIR DEDİ.

19 Temmuz 2009 Pazar

MİRAÇ KANDİLİ

TÜM MÜSLÜMANLARIN MİRAÇ KANDİNİ TEBRİK EDER ALEM-İ İSLAMA İYİLİK VE HAYIRLAR GETİRMESİNİ ALLAH(cc)TAN DİLERİM.
BU GECEYİ GAFİL GEÇİRMEYELİM.
Bu geceleri nasıl değerlendirmeyiyiz?
1.Kur'an-ı Kerim okuyarak,
2.Allah(cc) rızası için namaz kılarak,
3.Hayatımızın geçmiş günleri ve yılları hakkında muhasebe ederek,
4.Günahlarımızın bağışlanması için Allah(cc)'tan af dileyerek,
5.Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed(SAV)'e bol bol salat ve selam okuyarak,
6.Hastaları, yaşlıları ziyaret ederek;yoksulları öksüz ve yetimleri sevindirerek,
7.Eş,dost ve yakınlarımızla tebrikleşerek,
8.Dargın ve küskünleri barıştırarak,
Var mısınız?
29 Temmuz 2008'deki Miraç Kandilini kendimize bir başlangıç yapmaya.İyi bir insan,iyi bir müslüman olmaya.Bu gece akıl balığ olan herkese 5 vakit farz olunan namazımızı eksiksiz kılmaya.Günlük bir çetele tutup kıldığımız ya da kılamadığımız namazımızı yazmaya.Kılamadığımız namazlarımızı kaza etmeye.Namazlarımızı cemaatle kılmaya.(Cemaatle kılınan namazın tek başına kılınan namazdan 27 derece daha fazla sevabı vardır.)Namazlarımızda maraton koşusu yapmamaya.Namazlarımızda tadili erkana uymaya.
İnşallah bunları yapanlardan oluruz.Şu duaları da bu gece çok okuyalım:
Allahumme inneke afüfvün kerimün tühıbbül affe fegfü anna.
(Allahım,sen affetmeyi seversin bizi de affet.)
Ya Rabbi ,Sen bizden razı olmadıkça bizi dünyadan alma.AMİN
GECENİZ BEREKETLİ OLSUN.
(EDİTÖR)

25 Haziran 2009 Perşembe

REGAİB KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN

25 HAZİRAN 2009 REGAİB KANDİLİ

TÜM DOSTLARIMIN VE EHREKLİLERİN REGAİB KANDİLLERİNİ TEBRİK EDER ALLAH(cc)TAN SAĞLIK ,MUTLULUK VE HUZUR DİLERİM.
BU GECEYİ GAFİL GEÇİRMEYELİM.
Bu geceleri nasıl değerlendirmeyiyiz?
1.Kur'an-ı Kerim okuyarak,
2.Allah(cc) rızası için namaz kılarak,
3.Hayatımızın geçmiş günleri ve yılları hakkında muhasebe ederek,
4.Günahlarımızın bağışlanması için Allah(cc)'tan af dileyerek,
5.Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed(SAV)'e bol bol salat ve selam okuyarak,
6.Hastaları, yaşlıları ziyaret ederek;yoksulları öksüz ve yetimleri sevindirerek,
7.Eş,dost ve yakınlarımızla tebrikleşerek,
8.Dargın ve küskünleri barıştırarak, değerlendirebiliriz.
GÖNLÜMÜZDEN GEÇENLERİ TEK MÜRACAT YERİNE ALLAH(cc)'a BİLDİRELİM.
GECENİZ BEREKETLİ OLSUN.
EDİTÖR

24 Haziran 2009 Çarşamba

Sağlığınızı korumak ellerinizde

Resûlullah (sav) bir hadis-i şerifte: "Yemekten önce el yıkamak, fakirliği yok eder. Yemekten sonra yıkamak da, üzüntüyü giderir..." buyurmuştur.

Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte çocukların parklarda bahçelerde oynamasından dolayı mikroplarla daha yakın temasta olması el yıkama alışkanlığının daha da artması gerektiğini savunan uzmanlar mutlaka oyundan sonra ellerin çok iyi yıkanılması gerektiğini söylüyorlar. Ellerini yıkamaya özen göstermeyen, bu alışkanlığı kazanmayan çocukların, doğal ortamda bulunan mikroplarla karşı karşıya kaldığı bildiriliyor. Çocuk sağlığı uzmanları yaptıkları açıklamalarda el yıkamanın genellikle, üzerinde durulmayan davranış olarak görüldüğünü, ancak sağlık açısından büyük önem taşıdığını kaydediyorlar.

Hastalıkları tedavi etmek yerine önlemek gerekir!

Çocukların vücut direncinin yetişkinlere oranla daha zayıf olması sebebiyle, çocuklar hastalık yapıcı mikroorganizmalara yetişkinlerden daha kolay teslim olabiliyorlar. Eller, mikropların vücuda girmesinde köprü işlevi görüyor. Hastalanan ve hastaneye giden çocukların yarısı, çevresinden aldığı mikroplar nedeniyle hastalanıyor. Özellikle tuvaletten sonra ellerin gerektiği gibi yıkanmaması, dışkı yoluyla bulaşan tehlikeli mikroorganizmaların rahatlıkla vücuda girmesine neden oluyor. El temizliğine gereken önemin verilmemesi, sarılık ve paraziter rahatsızlıklar başta olmak üzere çok sayıda hastalığa yol açmaktadır.

Uzmanlar, kendilerine gelen küçük yaştaki hastaların ailelerinden, ilaçtan önce, çocuklarının ellerini temiz tutması ve bunu alışkanlık haline getirmelerini sağlamalarını istediklerini ifade ederek, su ve sabun ikilisinin hastalıklardan en iyi korunma yöntemi olduğunu söylüyorlar.

Önce anne babalar!

El temizliğine önce anne ve babalar duyarlı olmalıdır. Çocuklar oyuncaklardan ve oyunlardan büyük zevk alırlar. Bu nedenle çocuklara el yıkamanın önemi eğlenceli yaklaşımla kavratılarak onların hoşuna gidecek sabunlar ve değişik havlular alarak el yıkamaya teşvik edilmelidir.

El temizliğinde dikkat edilecek hususlar

- 1) Elinize temiz bir sabun alın.

- 2) Ellerinizi ıslattıktan sonra sabunla ellerinizi ovalamaya başlayın.

- 3) Sabun köpürene kadar ellerinizi ovalayın ve köpürdükten sonra en az 20 saniye devam edin.

- 4) Parmak aralarının, tırnak içlerinin, el sırtının ve bileklerin iyice temizlendiğinden emin olun.

- 5) Ellerinizi akan su altında durulayın ve elleriniz temizlendikten sonra tekrar musluğa dokunmayın.

- 6) Ellerinizi, temiz veya bir kullanımlık olan havlularla kurulayın. Musluk vanasını elinizdeki havluyla kapatın.

- 7) Kullanmış olduğunuz kirli havluyu su geçirmez kirli torbasına atın.

- 8) Kirli torbasını ayak pedalıyla açın, el değdirmeyin.

- 9) Cilt çatlakları için gerekiyorsa losyon kullanmaya karar verin.

- 10) Çocuğunuza el yıkaması amacıyla ister kucağınızda, ister bir basamak kullanarak musluğa erişir pozisyondayken yukarıdaki tüm maddeleri uygulamasına yardım edin ve sonra da kendi ellerinizi yıkayın.

El yıkama ne zaman yapılmalı?

- 1) Besinleri hazırlamadan hemen önce ve hazırlama işleminden hemen sonra.

- 2) Sofrayı kurmadan ve mutfak araç gereçlerini ve masa örtülerini ellemeden hemen önce.

- 3) Yemeğe başlamadan hemen önce ve sofradan kalktıktan sonra.

- 4) Çöpleri elledikten hemen sonra (Çöpleri kapalı torbalarda atmalı).

- 5) Tuvaletten çıktıktan sonra.

- 6) Çocuklara tuvalet ihtiyaçları için yardım ettikten ve altlarını değiştirdikten sonra.

- 7) Ter, idrar, balgam, kusmuk, dışkı gibi vücut çıkartılarına temastan hemen sonra.

- 8) Hayvanları, hayvan kafeslerini ve diğer hayvan eşyalarını elledikten sonra.

- 9) İş yerine varınca ve ayrılmadan önce.

- 10) Dışarıdan eve döner dönmez.

- 11) Çocuklar için, yuva ve kreşe vardıklarında ve ayrılmadan hemen önce.

- 12) İlaçları ellemeden hemen önce.

- 13) Ellerin kirli olduğu fark edilir edilmez.

- 14) Ev temizliğinden hemen sonra.

- 15) Kullanmakta olduğu eldivenleri çıkarttıktan sonra eller mutlaka yıkanmalıdır.

El yıkamada antibakteriyel sabunlara gerek yoktur. Islak temizlik mendilleri el yıkamanın yerini tutamaz. Çalışma sırasında eldiveni çıkardıktan sonra eller kirlenmemiş olsa dahi mutlak suretle yıkanması gerekir. Ayrıca; eldiven takmanın ellerin kirlenmemesi ve mikropların yayılmaması için yeterli bir önlem olmayacağını bilmek ve kabul etmek gerekir.

Bunları biliyor musunuz?

Niçin otellerin kapıları döner kapılıdır? Döner kapıların tek amacı enerji tasarrufudur. Büyük binaların iç kısımları devamlı ısıtılır. Açılan normal kapıdan içeri soğuk hava rahatlıkla girer. Eğer normal kapı kullanılırsa hava değişimi nedeniyle klimalar ve motorlar yeniden çalışacaktır. Özellikle çok kişinin girip çıktığı otel ve benzeri binalarda enerji tasarrufu için döner kapı kullanılır. Döner kanatlar sıcak havanın dışarı çıkmasına, soğuk havanın da içeri girmesini engeller.

22 Haziran 2009 Pazartesi

Vücudunuzu iyileştiren yiyecekler

Tüm bu yiyecekler vücudunuz için oldukça faydalı. Foxnews'te yer alan haberde, çeşitli hastalıkları önlemeye ve iyileştirmeye yardımcı bazı yiyecekler açıklanıyor.

Tarçın: Ağız kokusu utanç verici olabilir, fakat ağız kokunuzdan kurtulmak için bir umudunuz var. Çalışmalar, tarçının ağızdaki bakterileri azalttığını ve ağız kokusunu giderdiğini gösteriyor.

Zencefil: Midenizi bozduğunuzda zencefilin çok iyi geldiği kocakarı ilacı gibi görünse de bir gerçektir. Son zamanlarda yapılan çalışmada, kemoterapi hastaları zencefil kapsüllerini içtikten sonra mide bulantısının önemli ölçüde azaldığını belirttiler.

Deniz yosunu: Migreniniz tuttuğunda deniz yosunu aklınızdaki son şey olabilir, ancak deniz yosunu salatası ihtiyacınız olan tek şeydir. Magnezyum bakımından zengin olan bu yiyecek, kasları ve sinirleri gevşetiyor. Araştırmacılar, migreni olanlarda magnezyum eksikliği olduğunu gördüler.

Avokado: Yüksek dozda folik asit içeren avokado, enerjinizi artırmaya yardım eder. Aztekler, avokado ağacına "Ahuacuatl" ismini vermişlerdi.

Kuşkonmaz: Stresli ya da endişeli misiniz? Bu nedenle, akşam yemeğine biraz kuşkonmaz ilave etmelisiniz. Kuşkonmazdaki antioksidanlar karaciğer performansını artırıyor ve stresle daha kolay başedebilmenizi sağlıyor.

Elma: Kabız olmamak için elma yiyin. Mükemmel bir lif kaynağı olan elma, bağırsakların çalışmasına yardımcı oluyor.

Greyfurt: Hiç kimse göze hoş görünmeyen selülitlere sahip olmak istemez, ancak greyfurt yemek selüliti önlemeye yardım ediyor. C vitamini bakımından zengin olan meyve, karaciğerin detoksifikasyon enzimi üretimini ve aktivitesini artırıyor.

Bal: Koyunları saydıktan sonra halen uykunuz gelmiyorsa, bir de balı deneyin. Oreksin olarak bilinen doğal içeriği sahip bal, beynin dinlenmesine yardım ediyor.

Sarımsak: Hapşırma, öksürme, ağrı soğukalgınlığı belirtileridir. Alisin ve allium içeren sarımsak, mikropları temizliyor ve ayrıca bağışıklık sistemini güçlendiren etkisi bulunuyor.

Yaban mersini: Dün kahvaltıda ne yediğinizi hatırlamakta güçlük mü çekiyorsunuz? Yaşlandığınızı mı hissediyorsunuz? Çalışmalar, yaban mersininin hafızayı güçlendirdiğini ve yaşa bağlı fiziksel koordinasyon kaybını önlediğini gösteriyor.

21 Haziran 2009 Pazar

BENİM BABAM SENİN BABANI DÖVER

Hepimiz çocukken arkadaşlarımıza bunu mutlaka söylemişizdir.Çünkü babamız mükemmeldir.Dünyada ondan başka kuvvetli, yakışıklı, güçlü kimse yoktur.Hayata dair ne varsa ondan öğrenmeye çalışırız.Babamız her şeyi bilir.Babalarımızı taklit ederiz.Bundan dolayı sevgili babalar yapmış olduğunuz hareketleri; sizi takip eden, örnek alan birisinin varlığını unutmayın. Çünkü baba kavramı bizim dünyamızda gücü ve güveni temsil eder. Böylesine büyük bir sorumluluğun müntesibi olan babalarımız bizlerin eğitimine bir bütün olarak dahil olmalıdırlar. Hayat tarzlarıyla, sözel ve davranışsal ifadeleriyle, kurdukları iletişim tarzlarıyla, ev içinde ve ev dışındaki tutumlarıyla bizlere doğru model olmalı ve doğru davranışı kazanmamıza katkı sağlamalıdırlar.

Babalar lütfen sözüme kulak verin!

Sizler sadece para kazanan eve para getiren kimseler değilsiniz aynı zamanda, bizlere doğru yaşamanın, doğru model olmanın bilinciyle hareket etmesi gereken kılavuzlarsınız!

Sizi bir para makinesi olarak görmüyoruz.

Günümüzdeki bazı gençlik gibi sizi "moruk" olarak görmüyoruz.

Sizi(annemizi babamızı) cenneti kazanmada bir vesile olarak görüyoruz.
23- Rabbin,(25) O'ndan başkasına kulluk etmemenizi(26) ve anne-babaya iyilikle-davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: "Öf" bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle.
24- Onlara acıyarak alçakgönüllülük kanadını ger ve de ki: "Rabbim, onlar beni küçükken nasıl terbiye ettilerse Sen de onları esirge."(
İsra suresi 23. ve 24.ayet)
Sizi senin bir gününde değil her zaman seviyoruz.


18 Haziran 2009 Perşembe

KARNENİZİ ALDINIZ MI SINAVINIZ NASIL?

Biten yıllar ile beraber biten bir yıl daha. Alınan karneler girilen ve girilecek sınavlar. DPY, SBS, PK, ÖO, ÖSS, ALES, KPSS, yazılılar sözlüler, testler, vizeler, finaller… ve daha niceleri. Peki, siz aldınız mı karnenizi, nasıl geçti sınavlarınız?

Bizzat sınava girenlerin, evlatları sınava girenlerin derin şeyler yaşadıkları malum ve hatta tanıdıkları sınava girenlerde de farklı bir telaş bir heyecan ve sonuca dair umut ve korku. Hepimiz bir yerindeydik bu sınavın. Telaşlı gözleri gördük, ümitli gözleri ve ağlayan gözleri. Bir yıla dair tüm emeklerin karşılığı ya da mahvolmasının mahzunluğu ve pişmanlığı. Hatırlayın, ne kadar fedakârlıklar yaparak hazırladınız kendinizi ya da çocuğunuzu bu sınava. Çalışıp çalıştırırken hangi hedeflerin hayaliyle geçti gitti saatler. Ve bir yılsonunda mahzun, mahcup ve yenilmiş bir yüreğin aynası olduysa gözleriniz ya da en sevdiğinizin gözleri, ne kadar üzüldünüz. Elbette bunca emek, bunca çalışma bir yılın yada yılların boşa gitmesi için değildi. İyi bir lise, iyi bir meslek, iyi bir üniversite iyi bir gelecek demekti. Duyduğumuz ne varsa yaptık ve uyguladık belki. Mantıklısını da mantıksızını da. Çünkü hayatımız söz konusuydu. Elimizde ne gelirse yapmalıydık, haklıydık.

Oldu ama olmadı, iyi yada kötü geçti, telafi edilebilir yada edilemez; bir şekilde hayat karşımıza farklı farklı seçenekler çıkaracak.

Bütün bu sınavların içinde hayat sınavı ve kulluk karnesinde notlar nasıl? Ne kadar hazırlanıyoruz bu sınava, ne kadar emek veriyoruz, ne kadar heyecanlanıyoruz alacağımız sonuca dair, ne kadar üzülüyoruz, “ya başaramazsak” “ya ebedi istikbalim mahvolursa diye”?! Ne kadar stres yapıyoruz, ne kadar destek alıyoruz “bu bir tek kez gireceğimiz sınavı” hakkıyla verebilmek için, ne kadar para harcıyoruz, ne kadar kulluk dershanesinin etütlerine katılıyoruz, ne kadar kıyamet deneme sınavı çözdük?! Ahlak notlarımız ne kadar etkileyecek acaba sonuçları, hangi amelimiz hangi niyetimizle ne kadar çarpılacak, katsayılar ne kadar etkileyecek cennete giriş puanımızı, yoksa çan eğrisine göre mi dersleri geçip kulluk diplomamızı alacağız?!

İhlâsımız teşekkürlük mü, cömertliğimiz takdirlik mi, namazımız beş mi, tesettürümüz dört mü, zaman tasarrufumuz yüz mü, tebliğimizde topluluğumuzun birincisi miyiz, fedakârlığımızda derece aldık mı, ilk kaça girdik “Allah’ın rızasını hak eden kulların” aldığı sıralamada. İlk yüze girdik mi, ilde kaçıncıyız?

Kıyamette protokolde yer almak için, elbette kulluk derecelerine ihtiyacımız olacak. Kevser havuzunun yanında Peygambere komşu olabilmek için ve özellikle Cemalullah ile şereflenebilmek için taban puanından daha fazlası gerekli. Orada da bir “cv” ye ihtiyaç duyacağız. Elbette kulluk konusunda özel eğitimlerimiz, ilim ve amel ve Cihad pozisyonundaki duruşumuz, hak batıl mücadelesindeki yerimiz en adaletli bir şekilde değerlendirilecek ve torpilsiz buyur edileceğiz hak ettiğimiz sonuca.

Yoksa yaz okulu da olmayan, son nefesle birlikte alttan üstten telafi fırsatı da biten, bir daha ki sene tekrarı da olmayan en büyük sınava bir türlü sıra gelmedi mi?

Sınavlarla muhatap olan bütün kardeşlerimize hayırlısını ve hayırlı başarılar diliyoruz. Yalnız dileğimiz “küçük sınav”larla boğuşurken kaçırdığımız “en büyük sınav” olmasın!

16 Haziran 2009 Salı

HER MÜSLÜMAN BUNLARI BİLMELİ

Her müslüman bunları bilmeli.
Bilgisayarınıza indirmek için tıklayın.

ANNE BABALAR ÇOCUKLARINIZI BÖYLE YETİŞTİRİNİZ

Sizler ALLAH'ın en güzel emanetlerisiniz. Bu yüzden sizleri çok seviyoruz. Sizlerin güzel gözlerinizi gördükçe, mis gibi kokunuzu duydukça yüreğimiz ferahlıyor. Kokunuz bizim için dünyanın en güzel kokusu.

Sizleri güzel ahlâklı ve faziletli yetiştirmek ise bizlerin en büyük görevi. Bu nedenle size bazı nasihatlerde bulunacağız. Kalbinizin dikenlik ve taşlık olmaması için bu tavsiyelere büyük önem veriniz ve bu tavsiyeleri aklınızdan hiç çıkarmayınız ki kalbiniz taşlık ve dikenlik olmak yerine, güllük, gülistanlık olsun. Hayatın zorlukları sizi yabancısı olduğunuz ortamlara sürüklemesin! Hayatın tuzakları sizi mahvetmesin.

Şayet siz bu ve benzeri nasihatlere kulak verirseniz sizi ALLAH da sever, Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz de sever, anne babanız da sever, insanlar da sever. Böyle bir sevgiyi kim istemez? Şimdiden bu nasihatlere kulak veren, onları hayatın bütününde hiç aklından çıkarmayan 5-6 yaşlarındaki çocuklardan tutun da, en yaşlılarımıza varana dek herkesi can ü gönülden kutluyor ve hiç hatırdan çıkarılmaması gereken bazı tavsiyeleri tek tek sıralıyoruz:

1- ALLAH'ı çok seviniz. Çünkü her şeyin başı ALLAH sevgisidir. Kalbinde ALLAH sevgisi ve ALLAH korkusu olanların elinden ve dilinden kötülük gelmez.

2- ALLAH'ın emirlerini harfiyen yerine getiriniz.

3- Kalbinizde ALLAH sevgisinin hâkim olmasına dikkat ediniz.

4- Mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'i okumasını öğreniniz, başkalarına öğretiniz ve çokça okuyunuz.

5- Kur'an-ı Kerim'i yalnızca okumakla yetinmeyiniz. Onu iyice anlayınız ve hayatınıza uygulayınız.

6- Sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed (S.A.V.) Efendimizi çok seviniz ve O'nun yaşamını en ince ayrıntısıyla öğreniniz.

7- Tek önderimiz olan Sevgili Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin güzel ahlâkını kendinize ölçü edininiz.

8- ALLAH'ımızın ve Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin çok sevdiklerini siz de çok seviniz. Onların nefret ettiklerinden siz de nefret ediniz.

9-Namazlarınızı dosdoğru kılınız. Çünkü namaz insanı hayâsızlığın ve kötülüğün her türlüsünden alıkoyar.

10- Dinimiz olan İslâm'ı her şeyin üstünde tutunuz.

11- İlme sımsıkı sarılınız. Çünkü ilim öğrenmek ALLAH'ın en başta gelen emirlerindendir.

12- İyi olanı emrediniz. Kötülülükten uzaklaşınız.

13- Sabrı kendinize kalkan edininiz. Adaletten hiç ayrılmayınız.

14- Böbürlenip kibirlenmeyiniz. Çünkü ALLAH, böbürlenip, kibirlenenleri hiç sevmez.

15- Yürürken mütevazı yürüyünüz. İnsanları küçük görmeyiniz, onlara tepeden bakmayınız.

16- Annenize ve babanıza karşı itaatli olunuz. Onlara asla asi olmayınız, saygısızlık yapmayınız.

17- Büyüklerinize saygılı olunuz. Küçüklerinizi koruyunuz ve kollayınız.

18- Kibirlenmeyiniz. Mağrurun düşmanının ALLAH olduğunu unutmayınız.

19- Vatanımızı çok seviniz. Çünkü bu vatan aziz şehitlerimizin bize bıraktığı bir emanettir, bir mirastır.

20- Derslerinize çok çalışınız. Dersleriniz de üstün başarı gösteriniz.

21- Anne ve babanızın tavsiyelerine, nasihatlerine sımsıkı sarılınız.

22- Hocalarınızın, öğretmenlerinizin anlattıklarını can kulağıyla dinleyiniz.

23- Sabahleyin evden abdestsiz çıkmayınız.

24- Her işe başlarken besmele çekmeyi prensip edininiz.

25- Sözlerinizde ve işlerinizde doğruluktan ayrılmayınız.

26- Üzerinize aldığınız her işi en iyi şekilde yapmaya çalışınız.

27- Kötü huylularla ve ikiyüzlülerle dost olmayınız.

28- Yalan söylemeyiniz ve yalan yere yemin etmeyiniz. Dilinizi yemine alıştırmayınız.

29- Zulme ve zalimlere baş eğmeyiniz.

30- Size söylenmiş bir sırrı başkalarına açmayınız.

31- Size emanet edilen şeyi iyi muhafaza ediniz.

32- Arkadaşlarınızla iyi geçininiz.

33-Daima güler yüzlü ve tatlı sözlü olunuz.

MİLLİ GAZETE YAZARI MEHMET TALUDAN ALINTIDIR.

12 Haziran 2009 Cuma

AZ YA DA ÇOK MUTLAKA TÜKETMEMİZ GEREKİYOR

Uzun ve sağlıklı bir yaşamın anahtarı bilinçli ve dengeli beslenmektir.

Bu nedenle yiyeceğiniz besinleri sevdiğiniz için değil gerekli olduğu için seçmelisiniz. Yaşamınız boyunca vazgeçemeyeceğiniz besinlerden en önemlilerini, nedenleriyle birlikte merak ediyorsanız bu yazıyı okuyun.

Yaşamımız boyunca soframızdan eksik etmememiz gereken besinler; yumurta, yoğurt, fasulye, portakal, yulaf, domates, mısır gevreği ve som balığıdır. Bu besinlerden neden vazgeçemeyeceğimizi şöyle sıralayabiliriz:

1.Yumurta: Bir yumurta, yarım kilo tavuk, balık veya et ile aynı miktarda protein içeriyor. Ayrıca kan için gerekli olan K vitamini, selenyum ve B vitamini de bulunuyor. Eğer az yağlı bir diyet uyguluyorsanız, günde 1 tane yumurtanın kanınızdaki kolesterol seviyesi üzerinde olumsuz bir etkisi olmuyor. Ancak yumurtayı rafada yemek en iyisi.

2. Fasulye: Yarım kase fasulye, bir kilo tavuk veya et kadar protein, 7 gram lif (günlük lif gereksiniminin yüzde 30’u), demir ve bir miktar B vitamini içeriyor. Fasulye gibi az yağ içeren bazı besinler, kaslarınızı güçlendirme özelliğine sahip. Ayrıca kalp için yararlı olan lifleri ve kanda oksijen taşınmasında görev alan hemoglobinin yapısına katılan demiri de içeriyor.

3. Yoğurt: Protein ve B vitaminin yanı sıra 150 gramlık bir kase yoğurt günlük kalsiyum gereksiniminizin yüzde 25-35’ini içeriyor. Ayrıca sağlık için yararlı olan aktif bakteriler, kültürler de yoğurtta bulunuyor. Düşük kalorili olması ve az yağlı olanların üretilmesi ile yoğurt diyet listesinde yer alıyor.

4. Portakal: C vitamini bakımından zengin olan portakalın bir tanesi ile günlük folik asit gereksiniminizin yüzde 10’unu karşılayabilirsiniz. Ayrıca lif ve potasyum da içeriyor. C vitamini bildiğiniz gibi cilde esneklik veren kolajenin yapısına katılıyor ve de demir emilimine de yardımcı oluyor. Bilmeniz gereken şey ise portakal suyu, kabukları soyulmuş portakala göre daha az lif içermesidir.

5. Yulaf: Lif deposu olan bir kase haşlanmış yulaf, 145 kalori ve yüksek enerji verici 25 gram protein içeriyor. Aromalı yulaf ezmesi ise kalsiyum, demir ve diğer besleyicileri de bünyesinde taşıyor. Bolca lif içeren yulafın kolesterol düşürücü özelliği bulunuyor. Yulaf ezmesi kendinizi suçlu hissetmeden yiyebileceğiniz yegane besin özelliğini taşıyor. Sindirimi hızlandırdığı içinde diyet reçetelerinde tercih ediliyor.

6.Domates: C vitamini bakımdan zengin olan domates A vitamini gereksiniminiz de yüzde 10’unu içeriyor. Ayrıca bünyesinde kanser önleyici antioksidan maddesi bulunuyor. Yapılan araştırmalara göre bolca domates yiyen kadınlarda göğüs ve yumurtalık kanseri riski azalıyor. Domatesin kalp krizi riskini azaltan özelliği de bulunuyor. Ancak unutulmaması gereken nokta, domatesle hazırlanan bazı soslar çok fazla yağ içerdiğinden kalorisi de çok yüksek oluyor. Bu nedenle hazır sos kullanmaktansa evinizde kendiniz sos yapmayı tercih edin.

7.Som balığı: Bir porsiyon som balığı 19 gram protein ve bolca Omega-3 içeriyor. Omega-3 kalp krizi riskini azaltarak kan basıncını kontrol altına alıyor.

8. Mısır gevreği: Günlük lif gereksiniminizin yarısını karşılayabileceğiniz mısır gevreğinin bir kasesi 4 gram lif içeriyor. Lif bağırsak kanseri riskini azaltıyor. Mısır gevreği aynı zamanda iyi bir demir ve B vitamini kaynağıdır. Günlük kalsiyum gereksinimiz için süt ile beraber ve dilimlenmiş meyvelerle yiyebilirsiniz.

Ancak katacağınız şeker miktarına dikkat edin. En uygun miktar bir çay kaşığıdır. Daha fazla tatlı olmasını istiyorsanız bunu ekleyeceğiniz meyve dilimleriyle sağlamaya çalışın.

ADET SANCISINI AZALTAN GIDALAR!

Balık, yumurta, tavuk ve süt adet sancılarını önlerken, elma,incir ise sinirlilik ve gerginlik gibi adet öncesi sendromuna iyi geliyor.

Adet sancıları çoğu kadının ortak derdidir. Her ay belirli günlerde bel,karın ve yumurtalık bölgelerinde oluşan spazm şeklindeki dayanılmaz ağrılar yüzünden kimi, işiyle ilgili önemli bir toplantıya katılamazken, kimi de günler öncesinden biletini aldığı konsere gidemez.

Sıkıntı, sinirlilik, halsizlik gibi adet öncesi sendromlar da dikkate alındığında kadınların yaklaşık on günü regl döneminin sıkıntılarıyla başbaşa geçer. İşin acı tarafı bu ağrılı ve sıkıntılı süreç, bazı kadınlar tarafından adeta bir kader gibi görüldüğü için hiçbir önlem almayı akıllarına getiremezler. Bazı kadınlar ise adet sancılarını geçirmek için ağrı kesicilerden medet umar. Oysa, yenilen gıdalara dikkat ederek adet sancılarına dur demek mümkün.

BALIK VE YUMURTA ADET SANCISINI HAFİFLETİYOR

Yapılan araştırmalar, tuz, yağ ve şeker miktarını azaltıp, protein bakımından zengin olan balık ve yumurtayı fazla yiyenlerde, lifli besinleri sofrasından eksik etmeyenlerde adet sancılarının daha hafif olduğunu gösteriyor. Deniz mahsullerinde, soya fasulyesinde, sütte ve susamda ağrıyı azaltmak yanında kişiye mutluluk hissi de veren “trytophan” isimli bir çeşit amino asit bulunduğunu hatırlatan uzmanlar, bu gıdalar sayesinde adet döneminin ağrısız geçirilebileceğini belirtiyorlar.

Adet öncesi vücut su toplamaya, göğüsler hassaslaşmaya başlar. İştah ya kapanır veya kişide aşırı tatlı yeme isteği ortaya çıkar. Bunların yanı sıra depresyon,alınganlık, gerginlik, endişe, uyum güçlüğü gibi duygusal değişiklikler de görülebilir.

Kadınların yüzde 10’u adet öncesi sendromu (PMS) diye bilinen bu dönemi çok şiddetli yaşarlar. Daha çok 20’li ve 30’lu yaşlarda görülen adet öncesi sendromunun en önemli sebebi hormonal dengesizliklerdir.

KAFEİNLİ İÇECEKLERDEN UZAK DURUN

Hormonlar üzerinde etkileri olan bazı besinler ise,adet öncesi sendromunu önler. Örneğin, adet tarihinden birkaç gün önce tuz azaltılırsa, şişme ve ödemin önüne geçilebilir. Kafeinli içeceklerden uzak durulması ise,huzursuzluk hissini ve göğüslerdeki hassasiyeti azaltır.

Diyetisyenler, bu konuda şöyle diyorlar : “Stres, aşırı alkol tüketimi, beslenmede doymuş yağ oranı fazlalığı, adet öncesi sendromunu hızlandırıcı faktörlerdir. Şeker hastalıklarında da sendrom daha ağır seyreder. Bu dönemi hafif geçirmek için karbonhidratlı gıdalardan uzak durmak gerekir. Adet döneminde ve adet öncesi sendromunda kalsiyumun önemi büyüktür. Kalsiyumun yüzde 99’u kemiklerde, geri kalanı da kandadır. Kandaki kalsiyum kas ve sinir iletimini sağlar. Kandaki kalsiyumun seviyesi düştüğünde, bundan kas ve sinir sistemi olumsuz yönde etkilenir. Böyle bir durumda adet öncesi sendromu daha yoğun yaşanır. Kalsiyum, B vitamini, E vitamini, çinko ve magnezyum bakımından zengin gıdalar almak gerekir. Yani bol bol siyah üzüm, yumurta, kabak, patates, kavun, ay çekirdeği, fındık, ceviz, muz, ciğer, deniz ürünleri ve balkabağı yenilmelidir"

ADET ÖNCESİ SENDROMUNU AZALTAN GIDALAR

B vitamini : Ciğer, böbrek, yumurta sarısı, yapraklı sebzeler.

Kalsiyum : Süt, balık, ayçekirdeği, soya fasulyesi, yerfıstığı, ceviz, somon.

Magnezyum : Mısır, fındık, maydanoz, elma, incir, limon, portakal, un

ADET SANCILARINI AZALTAN GIDALAR

Balık, yumurta, lifli besinler, tavuk, deniz mahsulleri, soya fasulyesi, süt, susam.

5 Haziran 2009 Cuma

HER DERDE DEVA NAR

Kepeğin doğal ilacı

NAR

Nar taneleri, balla kulak ağrılarına iyi gelir; haricen kulağın altına tatbik edilirse, aynı etkiyi yapar. Ayrıca balla karıştırılıp, dövülmüş nar taneleri, haricen uygulanınca, kepeğe (kıla) iyi gelir...

İÇERİĞİ

Tatlı olan nar, birinci dereceye kadar soğuk, aynı derecede rutubetli, ekşi olan, ikinci derecede soğuk ve kurudur.

YARARLARI

Ekşi olan, safrayı tutar ve fazlalıkların bağırsaklara akışını engeller. Özellikle onun şurubunun bu etkisi vardır. Bütün nevileri, hatta ekşi olanı bile, kabız etkisi taşır.

ŞİŞLER

Nar tanesi, balla birlikte haricen tatbik edilirse, parmaklardaki yaralara iyi gelir.

YARALAR

Nar çiçekleri, sıcaklığıyla cerahatli yaraları yumuşatır. Ekşi olan, yumuşatıcıdır ve hepsi de pek az besleyicidir. Ancak tanesi zararlıdır. Daha tutucudur; kısımları parçalayıcıdır ve bütün taneleri tatlı olanlar da, olmayanlar da, böyledir.

BAŞ ORGANLARI


Nar taneleri, balla kulak ağrılarına iyi gelir. Ayrıca balla karıştırılıp, dövülmüş nar taneleri, haricen uygulanınca, kepeğe (kıla) iyi gelir. Bir adet tatlı nar, şarap içinde pişirilip, sonra iyice ezilse, sonra şişmiş kulağa (kabakulak ) yakı yapılsa, iyi gelir. Nar şurubu ve şarabı (rub), sarhoşluğu önler. Özellikle ekşi olanının bu etkisi güçlüdür.

GÖZ HASTALIKLARI


Ekşi öz suyu, balla birlikte katarakta (zıfr) iyi gelir. Tatlısının öz suyu, ve acısının öz suyu, balla birlikte güneşletilirse, gözün ateşine, hararetine, cehere (gündüz körlüğü) iyi gelir.

SOLUNUM


Ekşi nar, boğazı tahriş eder ve göğüsü tahriş eder. Tatlı nar, her ikisini de yumuşatır ve göğüsü güçlendirir. Eğer nar tanesi, yağmur suyu ile içilirse, ağızdan gelen kanamayı durdurur ve bütün nar çeşitleri hafakana (çarpıntı) iyi gelir ve hıçkırığı keser.

DIŞARI ATAN ORGANLAR

Ekşi nar, genellikle tatlı nardan daha çok idrar söktürücüdür ve her ikisi de (ekşi ve tatlı) idrar söktürücüdür; balla birlikte nar taneleri, midedeki yaralara yararlıdır; kavrulmuş nar çekirdekleri, safra salgısına faydalıdır ve mideyi güçlendirir. Nar kökünün kabuğu, nebizle (hurma ve üzümden yapılan bir çeşit içki) bağırsak kurtlarını döker.

BESLENME ORGANLARI

Hepsi keymus için iyidir ve midenin kronik iltihabına iyi gelir. Tatlı nar, mide için uygundur, onun hafif bir kabız etkisi vardır. Ekşi olan nar, mide için zararlıdır. Bundan başka, mide için nar tanesi kötü etki yapar; midede yakıcı etki yapar.

Onun kavrulmuş taneleri, hamilelerin iştihasını artırır; aynı zamanda ekşi narın özünü, ateşli kimselerin yemekten önce yudumlamasından, yemekten sonra yudumlaması daha iyidir. Yemekten sonra ekşi nar yemek, buharının organlara ulaşmasına engel olur. Yemek öncesi nar yemek, yenen yemeğin hazmedilmesini engeller. Bütün nar çeşitlerinin pek az gıda değeri vardır.

HUMMALAR


Acı nar, hummalara ve iltihaplara iyi gelir. Ancak tatlı olanı, genellikle ateşli hummalarda zararlıdır.

30 Mayıs 2009 Cumartesi

BEYAZ VE KIRMIZI LAHANA

Beyaz ve kırmızı lahana ağrıya iyi geliyor, şişlikleri indiriyor. İdrar, regl söktüren lahana sarılık ve bağırsak kurtlarının tedavisinde faydalı oluyor...

iÇERiĞi

Kökü yaprağına oranla daha rutubetlidir; yabanisi sıcak ve kurudur. Hepsi birinci derecede sıcak ve ikinci derecede kurudur. Kernebin (lahananın) bostani, yabani ve bahri (deniz kenarında yetişen) türleri vardır. Kimisi de, su kernebidir. Yabani kerneb, çok acı ve yakıcıdır; besleyici değeri yoktur. Kerneb kökü nar suyu ile pişirilince çok güzel olur. Karnabahar (kanbit) ise, ağır bir besindir; kanı koyulaştırır. Ham olarak kullanılırsa, göğüs bölgesinde ve iki yanda gaz yapar.

Bu gazın ağrısı vardır; fakat ağrı gezici değildir. Dioscorides, fermesin (fermesi iraben) yani yabani kernebin deniz kenarında ve yüksek yerlerde ve havalisinde yetiştiğini söylemiştir. Kasım'da yetişir; o, bostani lahanaya ve diğerlerine benzer. O, keskin beyazdır ve genellikle kabarıktır. O, acıdır ve eğer onun ortası nar suyu ile kaynatılırsa, boşaltımda yararlı olur. Onun lezzeti güzeldir.

Diğer sınıf lahana, Anagüş'ten (Kuzey Afrika ülkeleri) gelir. O da Yararları açısından bostani lahanaya benzer. Onun yaprağı uzun olup, zeravend yaprağına benzer; içe doğru kısıktır. Yaprağın kökü dallarla birleşmiştir; dalları kırmızıdır; küçüktür ve o lahananın gövdesindedir; bilab (lablab, yapışkan otu) yaprağında görüldüğü gibi onun sütü vardır. Fazla yenmez; lezzeti tuzluya çalar; acılık da vardır. Eğer pişmişi yenirse, karında ishal yapar.

BAŞ ORGANLARI

Onun pişmişi ve tohumu şekerle karıştırılarak kavanoza konacak olursa, iyi gelir, başı temizler. Eğer öz suyu ile baş yıkanırsa, başı temizler. Bu ilaç özellikle dili kurutur. Ağrıya iyidir; uyku verir.

GÖRME

Göze zararlı olmasına rağmen, göz damlalarının terkibine girer. Dioscorides, kernebin (lahana) yenmesinin göz zaafına iyi geldiğini söylemiştir.

BESLENME

Beslenme Organları: Mide için lahana zararlıdır. Hurma şarabıyla birlikte dalağa ve sarılığa iyi gelir. Dioscorides dedi ki:

"Açıklık yerlerde yetişen lahana mideye iyi gelmez ve kalbe de iyi gelmez. Mide için iyi olan lahana, tuzla ve su ile muamele edilmiş olan lahanadır. Eğer yaprağı sirkeyle yenirse, dalaklarla ilgili hastalıklara iyi gelir."

DIŞARI ATAN ORGANLAR

İdrar ve regl söktürür ve tohumu, turmus suyuyla birlikte kurtları (bağırsak) öldürür ve aynı zamanda regl kanını söktürür. Tohumu cinsi münasebetten sonra fitil yapılırsa meniyi öldürür. Onun kökünün külleri, taşları parçalar. Deniz lahanası bağırsak muhtevasını yumuşatır ve ishal etkisi gösterir. Özellikle, sığır eti ile birlikte kullanılması gerekir. Hafifçe yaprakları ve sapları kaynatılır ve yenirse, karında ishal etkisi yapar.

Suyla iki defa kaynatılırsa, karnı tutar (kabızlık yapar). Kerneb öz suyu ve süsen (iris) kökü ile karıştırılırsa, natrun (doğal sodyum karbonat, Na2O3) gibi kanı ishal yapar. Onun çiçeklerinden ilaçlı fitil yapılırsa, hamile hanıma o içirilirse, cenini anne karnında öldürür. Eğer kerneb (lahana) tohumu içilirse bağırsak kurtlarını öldürür.

YARARLARI

Onun pişmişi yumuşatıcıdır; özellikle de kurutucudur. Eğer pişirilirse, onun suyu kullanılırsa, bu etki artar. Yaprak saplarının külü kuvvetlidir; kurutucudur; ayrıca ağrı giderme özelliği vardır. Besleyici özelliği mercimeğe göre biraz daha fazladır. Bununla beslenenler ham zararlı madde içerir. Tavuk eti veya sığır eti de pişirilince, biraz daha iyidir.

ŞİŞLER

Yabanisi ve deniz kenarında yetişeni ve bostanisi (bütün türleri), sertlikleri pişirir ve yabani lahana yaprağı veya bostanisinin yaprağı, öğütülüp un haline getirilirse, yaralara dışarıdan tatbik edilir (yakı şeklinde). O, tek başına ya da sevikle birlikte bütün yangılı şişlerde yararlıdır; kırmızı ve kötü şişlere yardımcı olur.

YARALAR

Yaraları iyi eder ve kötü hareketlere engel olur. Beyaz olanı, yanıklar üzerine tatbik edilir. Kaşıntılı yaralara iyi gelir ve eğer tuzla karıştırılırsa, nar-ı Farisiye (St. Anthony humması, yılancık) iyi gelir.

HAREKET ORGANLARI

Titremeye iyi gelir; yoğurtla birlikte gut üzerine haricen tatbik edilir. Pişmiş lahana, ağrıyan eklem yerlerine iyi gelir. Eğer hulbe ve sirkeyle karıştırılacak olursa, yakı gibi haricen tatbik edilirse, gut için yararlı olur ve eklem ağrılarına iyi gelir.

SOLUNUM

Duhnü'l-hal ile kaynatılmasıyla elde edilen maddeyle karıştırılıp, gargara yapılırsa, boğaz ağrısına iyi gelir ve kerneb (lahana) yenirse, sesi terbiye eder. Çiğnenirse ve emilirse, sesi islah eder.

10 Mayıs 2009 Pazar

ANA GİBİ YAR OLMAZ

10 Mayıs günleri Anneler günü olarak kutlanmaktadır.Anneler gününü senenin bir günü indirmemeliyiz.Annelerimizi üzmemeliyiz.
Annemize en güzel hediye nedir?
Gül:değil
Elma: değil
Muz: değil
Kolye:değil
Tek taş: değil
ve cevap
ANNECİĞİM SENİ ÇOK SEVİYORUM.DAVRANIŞLARIMLA SENİ KIRMAYACAĞIM VE SANA İYİ BİR EVLAT OLACAĞIM.
Anneler günü ile ilgili özlü sözler:
1."Cennet annelerin ayakları altındadır."
2.
"Ana başa taç imiş
Her derde ilaç imiş
Evlat Pir dahi olsa
Anneye muhtaç imiş."

Gelecek nesli yetiştirmede annelerimize büyük görev düşüyor.Değerli anneler size emanet olan çocuklarınızı iyi yetiştirmeyi unutmayın.Atalarımız ne demiş?
"Kenarına bak bezi al, annesine bak kızı al"

30 Mart 2009 Pazartesi

FARK ETMEZ

İhsan Öğretmen, zaman ve mekan temasında konuyu işlerken Türkiyenin matematik ve jeopolik konumundan bahsetmek zorunda kaldı.İlk önce öğrencilerin bu konudaki bilgilerini yoklamak istedi.Yarım yamalak cevaplardan sonra İhsan Öğretmen bilgilerini öğrencileriyle paylaştı. “Türkiyenin matematik konumu: 36 - 42 kuzey paralelleri, 26 - 45 doğu meridyenleri arasında yer alır.” dedi. Arka sırada dersi dinlemeyen iki öğrenci dikkatini çekti.
-Oğlum sen kalk bakalım.Türkiye hangi paraleller ve meridyenler arasında yer alır?
-Hocam şey, ııı, 42-33 doğu meridyenleri
-Oğlum Türkiye 36-42 güney paralelleri ve 26 – 45 doğu meridyenleri üzerinde yer alır. Tamam mı?
-Evet.hocam Türkiye 36-42 güney paralelleri ve 26 – 45 doğu meridyenleri üzerinde yer alır.Dersini dinleyen öğrenciler güldü.
-Otur bakayım.Yanındaki sen kalk bakayım. Türkiye hangi paraleller ve meridyenler arasında yer alır?
-Yerinden istemeyerek kalkan öğrenci sorunun cevabını biraz düşündükten sonra”FARK ETMEZ HOCAM "

28 Mart 2009 Cumartesi

FIRILDAK OLMAYAN ADAM ALLAH'A YÜRÜDÜ

İslam Türk aleminin duayen siyasetçilerinden Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı ve Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişi Hakk'ın rahmetine kavuştu.Allah makamlarını cennet eylesin.Ruhları şad olsun.
Başta Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişi için bir fatiha okumayı unutmayalım.

'Üşüyorum'
Bir coşku var içimde bu gün kıpır kıpır
Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum
Gözlerim parke parke taş duvarlarda
Açılıyor hayal pencerelerim
Hafif bir rüzgar gibi süzülüyorum
Kekik kokulu koyaklardan aşarak
Güvercinler ülkesinde dolaşıyor
Bir çeşme başı arıyorum
Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp
Mis gibi nane kokuları arasında
Ruhumu dinlemek istiyorum
Zikre dalmış her şey
Güne gülümserken papatyalar
Dualar gibi yükselir ümitlerim
Güneşle kol kola kırlarda koşarak
Siz peygamber çiçekleri toplarken
Ben çeşme başında uzanmak istiyorum
Huzur dolu içimde
Ben sonsuzluğu düşünüyorum
Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum
Durun kapanmayın pencerelerim
Güneşimi kapatmayın
Beton çok soğuk, üşüyorum..
Muhsin YAZICIOĞLU

22 Mart 2009 Pazar

SAĞLIĞINIZI TEST EDİN

Vücudun hangi işareti hangi hastalığın belirtisi?Uzmanlar sonunda vücudun sağlık haritasını çıkattılar...Londra'daki Kine College Hastanesi Yaşlanma Bilimi Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırma, vücudumuzun bize hayatımızı kurtaracak tam 16 ipucu verdiğini ortaya koydu...
Tırnak, göz, nefes... Vücudumuzun bize farkettirmeden sağlığımızla ilgili önemli ipuçları verdiği anlaşıldı. Sağlıklı yaşam konusunda araştırmalarıyla ünlü Londra'daki Kine College Hastanesi Yaşlanma Bilimi Enstitüsü'nde araştırmalarını yürüten Prof. Dr. Robert Bale, "Sadece parmaklarınızın uzunluğu bile sizin sağlığınız hakkında kayda değer bilgi sahibi olmamızı sağlıyor aslında. Siz de vücudunuzla ilgili önemli detaylara; dikkat ederek sağlığınızı koruyabilirsiniz " dedi.
Prof. Bale'ye göre, tırnaktan gözlere, doğum kilosundan avuç içine kadar vücuttaki her şey birer gösterge. İşte bedeninizi tanımaya ve sağlığınızı test etmeye yaracak 16 ipucu.
Nefesinizi sayın
1- Eğer dakikada 15 kez ve daha altında nefes alıp veriyorsanız sağlıklı ciğerlere sahipsiniz demektir...
Eğer 25 kez nefes alıp veriyorsanız o zaman sağlığınıza dikkat etmelisiniz.
Gözler kalbin aynası
2- Aynada gözlerinizden birine bakin. İrisíin etrafında beyaz bir daire varsa kolesterol seviyeniz yüksek anlamına geliyor. Bu aynı şekilde yaklaşan kalp sorunlarının da en büyük habercisi.
Hafıza kontrolü
3- Bir tepsinin üstüne rastgele 10 eşya koyun. Tepsiye sadece 10 saniye bakın. Kaç tanesini hatırlayabildiniz? İyi bir hafızanızın olması Alzheimer'le karşılaşma riskinizin daha az olacağı anlamına geliyor.
Görünüş
4-Gözünüzün hemen altında elmacık kemiğiniz üzerine bir cetvel yerleştirin. Sonra cetvelin üstüne bir kredi kartı yerleştirin kartı en rahat okuduğunuz uzaklığı ölçün. Ne kadar yakına gelirse gelsin kartı rahat okuyabiliyorsanız göz sağlığınız o kadar iyi.
Çizgide yürümek
5- Yere bir metre uzunluğunda bir çizgi çizin. Üzerinde rahat yürüyebiliyorsanız, vücudunuzun koordinasyonu iyi işliyor demektir.
Tırnaklar
6- Tırnaklarınıza dikkatle bakın. Eğer hafif mavilik ya da; morluk görürseniz bu bir kalp hastalığıyla karşı karşıya olduğunuz anlamına gelebilir. Tırnaklarınızın aşırı kalın olması ya da üstlerinde tümsekler olması da nefes alma hatta akciğer sorununu akla getirir.
Avuç içleri
7- Avuç içlerinize dikkatle bakın. Eğer kırmızı ve lekeler varsa karaciğeriniz sinyal veriyor olabilir.
Kaslar
8- Sırt üstü yatın. Bacaklarınız dümdüz olsun. Bir bacağınızı havaya kaldırın. Bir kişinin ayağınıza bastırmasını isteyin. Eğer bacağınız yere düşüyorsa, kaslarınız da bir zayıflık olduğu anlamına geliyor.
Tiroit sorunu
9- Kollarınızı yere paralel olarak tam karsınızda birleye uzanıyormuş gibi uzatın. Ellerinize dikkat edin. Eğer elleriniz bu pozisyonda titriyorsa o zaman tiroit olma riskiniz çok.
Doğum kilonuz
10- Annenize kaç kilo doğduğunuzu sorun. 3 kilonun altında doğmuşsanız kalp sorunlarıyla karşı karşıya kalabilirsiniz.
Kalın bel
11- Vücut şekliniz elmaya benziyorsa, yani yağlarınız belinizin çevresinde toplanıyorsa, kalp sorunu yaşama riskiniz daha fazla.
Tuvalet sıklığı
12- Her 3 saatte bir tuvalete birden çok gitme ihtiyacı hissediyorsanız, diyabet sorununuz olabilir. Diyabetin en erken alarmlarından biri sık tuvalete gitmektir.
Nabız
13- Nabzınız ne kadar yavaş atıyorsa o kadar uzun yaşayacaksınız demektir. Yani nabzınız 70'in altındaysa sağlıklısınız anlamına geliyor.
Dişler
14- Dişlerinizi fırçalayın eğer dişleriniz kanıyorsa, kalbiniz tehlikede demektir.
Parmak uzunluğu
15- İşaret ve yüzük parmakları aynı uzunlukta olan kişilerin kalp krizi geçirme riski daha fazla.
Ayak bileği
16- Baş parmağınızla ayak bileğinizin arka kısmına bastırın. Eğer bastırdığınız noktada çok fazla çukurluk oluşuyorsa, o zaman kalp, akciğer, böbrek sorunlarıyla karşı karşıya kalabilirsiniz demektir. Bu durumda bir uzmana danışmakta yarar var...

31 Ocak 2009 Cumartesi

NE KONUŞALIM,NASIL KONUŞALIM?

Konuşacağınızda sözlerinize dikkat ediyor musunuz? Ben, insanlar buna dikkat etsinler, sorumluluğa maruz kalmasınlar diye beş cilt olarak "Sorumsuzca Söylenen Sözler" adıyla bir kitap yazdım. Okuyanlar dualarını eksik etmiyorlar. Okumadınızsa lütfen bir tedkik buyurun bakalım da, ağzınızdan neler çıkıyormuş bir görün.

Burada, bu konu ile ilgili hususu, Kur'ân-ı Kerîm'e müracaat ederek istifadenize sunacağız. Allah (CC) bizden, konuştuğumuzda sözlerimizde ve bazı davranışlarımızda şu özelliklerin bulunmasını istiyor:

*Sözün en güzelini söyleyin. Yoksa şeytan aranızı bozar. (İsra: 53)

*Allah kötü sözün söylenmesini sevmez. (Nisa: 148)

*Yalan söylemeyin. (Hacc: 30)

*Yapmayacağınız şeyleri söylemeyin. (Saff: 3)

*Konuşurken yüksek sesle bağırmayın. (Hucurat: 2)

*Size açıklandığı takdirde sizi üzecek olan şeylere dair soru sormayın. (Maide: 101)

*Birbirlerinizle çekişmeyin. Sonra korkuya kapılırsınız da havanız gider. (Enfal: 146)

*Birbirlerinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. (Hucurat:11)

*Birbirinizin gıybetini yapmayın. (Hucurat: 12)

*İşlerinizi aranızda şura (danışma) ile yapın. (Şura: 38)

*İş konusunda müşavere edin... (Âl-i İmran: 159)

*(Doğru yola) dönsünler diye ayetleri tekrar tekrar açıklayın. (Ahkâf: 27)

*Allah'tan başka taptıkları şeylere sövmeyin ki onlar da, bilgileri olmadıkları halde haddi aşarak Allah'a sövmesinler. (En'am:108)

*Onların söylediklerine sabredin ve onlardan güzellikle ayrılın. (Müzzemmil: 10)

*Yaptığınız iyiliği çok görerek başa kakmayın. (Müddessir: 6)

*Siz hayır işlerinde yarışın. (Bakara: 148)

*Sadece gücünüzün yettiği kadar islah edin. (Hud: 88)

*Gevşemeyin, üzülmeyin. İnanıyorsanız üstün gelecek olan sizsiniz. (Âl-i İmran: 139)

*Size bir fasık bir haber getirirse, bilmiyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın. (Hucurat: 6)

*Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin. (Âl-i İmran: 118)

*Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. (Hucurat: 9)

*Mü'minler kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. (Hucurat: 10)

*Allah katında en değerli olanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. (Hucurat: 13)

*İnsan kendi kendini yeterli görerek azar. (Alâk: 6-7)

*Kalblerinizde inananlara karşı kin ve nefret bırakmayın. (Haşr: 10)

*Emrolunduğunuz gibi dosdoğru olun. (Hud:112, Şura: 15)

* Yumuşak davranın. (Âl-i İmran: 159)

MİLLİ GAZETE YAZARI MEVLÜT ÖZCAN'DAN ALINTIDIR.

1 Ocak 2009 Perşembe

İşte 2009 Eurovision şarkımız: “Crazy For You (Düm Tek Tek)”

Hadise Düm Tek Tek diyor!

Moskova’da ülkemizi bu yıl Eurovision’da temsil edecek olan Hadise “Crazy ForYou (Düm Tek Tek)” adlı Eurovision şarkısını TRT’nin 2009 Yılbaşı özel programı içinde seslendirdi. Volga Tamöz, Erdem Kınay ve Sinan Akçil’e ait olan 3 bestenin arasından seçilen şarkı, Sinan Akçil‘inki oldu.

İşte Türkiye’nin 2009 Eurovision şarkısının sözleri:

Crazy For You (Düm Tek Tek)

Baby you’re perfect for me
you are my gift from heaven
this is the greatest story of all times
we met in like in a movie
so meant to last forever
and what you’re doing to me
feels so fine

angel I wake up
and live my dreams
endlessly
crazy for you

can you feel the rhythm in my heart
the beats going Düm Tek Tek
always out it like there no minute
feels like there’s no way back
can you feel the rhythm in my heart
the beats going Düm Tek Tek
always out it like there’s no minute
feels like there’s no way back

baby i read all answers
in your exotic movements
you are the greatest dancer of all times
you make me feel so special
no one can kiss like you do
as it is your profession
feel so fine

angel i wake up and live my dreams
endlessly
crazy for you

can you feel the rhythm in my heart
the beats going Düm Tek Tek
always out it like there no minute
feels like there’s no way back
can you feel the rhythm in my heart
the beats going Düm Tek Tek
always out it like there’s no minute
feels like there’s no way back

can you feel the rhythm in my heart

can you feel the rhythm in my heart
the beats going Düm Tek Tek
always out it like there no minute
feels like there’s no way back
can you feel the rhythm in my heart
the beats going Düm Tek Tek
always out it like there’s no minute
feels like there’s no way back

always out it like it no minute
feels like there’s no way back
always out it like there’s no minute
feels like Düm Tek Tek

ŞARKIYI DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Bizim kültürümüzü yansıtıp yansıtmadığını yorular kısmına yazınız.
2009 Eurovision, Şarkı Yarışmasına bence Türk kültürünü yansıtan bir şarkıyla katılınmalıydı.
Uluslararası Türkçe Olimpiyatları kültürmüzü daha iyi yansıttığını düşünüyorum.