30 Eylül 2009 Çarşamba

Evlenirken eş seçiminde neye dikkat etmeli?

İslam, hayatı düzenleyen kurallar bütünü içinde evliliğe çok büyük önem atfetmiştir. Evlilikle kurulan aile yuvasının, tüm toplumun huzurunu ve ahengini sağlayacağını belirtmiş, insanın 'yaratılış' itibariyle evlenmesi gerekliliğini ısrarla açıklamıştır. Bakara, Nisa, Enfal, Nur, Furkan, Ahzap ve diğer bazı surelerdeki evlenme ve aile ilgili ayetler, İslam'ın evliliğe verdiği önemi göstermektedir.

"Allah katındaki en sevimli bina"

Meşru nikâh sayesinde meydana gelen İslâmî aile, öyle sağlam ve öyle değerli bir müessesedir ki Resulullah (sav): "Allah nezdinde evlenme ile kurulan binadan daha sevimli bir bina yoktur" buyurmuştur.

İslam'ın dışında başka hiçbir din, ideoloji, anlayış ve çevre evliliğe ve aile yuvasına bu denli önem vermemiştir. Bir imtihan âlemi olan dünyada da hayatının kodlarını İslam'a göre belirlemek isteyenler, evliliğe önem atfetmektedirler. İslam, evlenme ve eş seçimi konusunda, geniş geniş izahatlar getirmiştir. Konuyla ilgili ayetler ve hadisler meseleyi birçok yönüyle ele almışlardır.

"Evlen yoksa hatalılardansın"

Evlilik konusunda İslam'ın ilk ve en öncelikli tavsiyesi, bekârlığın terk edilip bir yuva içinde aile olunması yönündedir. Allah'ın Resulü (sav) bir keresinde yanına gelen bir adama şöyle buyurmuştur: "Evlen, yoksa hatalılardansın. Evlen, yoksa günahkârlardansın" İslam'a göre, hiçbir şey, evlenmek ve nesli sürdürmek için bir yuva tesis etmekten daha sevimli değildir. Bekârlık birçok hadiste belirtildiği kadarıyla eksiklik sayılmaktadır.

Fikir birliği şart ama yetmez!

Evlilik sürecinde dikkat edilmesi gereken hususların ilki hiç şüphesiz, tarafların birbirleriyle uyuşup uyuşamayacakları konusu gelmektedir. Hayatı birlikte yaşayacağınız ve birlikte bir aile yuvası tesis edeceğiniz kişinin, hayata nasıl baktığı, hedeflerinin ve değer yargılarının neler olduğu, fedakârlıktan ve feragatten neleri anladığı, çizgilerinin ve yaklaşımlarının neler olduğu üzerinde düşünülmesinde fayda vardır.

Evliliğin sosyal boyutu, aile ve akraba ilişkileri, kültür ve zihin düzeyini göz önünde bulundurulmalıdır. Aynı hassasiyetleri paylaşmak ve aynı ölçülere sahip olmak elbette önemlidir. Fikir birliğinden, gelecek idealizminden ve uyuşmaktan kastımız budur. Fikir birliği elbette önemlidir.

Sizin elinize aldığınızda bile heyecanlandığınız bir kitaba eşiniz hiç ilgi göstermiyorsa, siz bazı akşamlar birlikte 'hadis okumaları' yapmaktan söz ederken o uyuklamakla meşgul ise ortada yürüyebilecek bir yapı kalmayacak demektir. Bu haliyle zaten eşler birbirlerinden uzaklaşmış olurlar. Ancak fikir birliği tek başına yetmeyecektir.

Zira biliyoruz ki, idealleri ve endişeleri aynı olanlar dahi, bir yuva altında uyuşamama gibi problemler yaşayabiliyorlar. Dolayısıyla aynı dünya görüşünü ve aynı endişe birlikteliğini sağlamış olmanız evlilik için tek yeterli sebep değildir. Karakter ve aile uyumuna dikkat göstermek zorundasınızdır.

Ne istenildiği belirlenmelidir!

Büyük ideallerden ve büyük isteklerden vazgeçmeniz evlilik süreciniz için faydalı olacaktır hiç şüphesiz. Ne istediğinizi net olarak kafanızda belirlemiş olmanız gerekir. Nasıl bir eş istediğinizi belirlerken, 'nasip' anlayışını gözden kaçırmadan kendi kişiliğinizi, eğilimlerinizi ve yönelimlerinizi iyice netleştirmeniz gerekmektedir. Puanlama olarak ifade edecek olursak, siz dörtken on üzerinden on, bir eş adayında diretiyor olmanız sıkıntıdır aslında.

Kendinizi tanıyarak yola çıkmanızda fayda vardır. Önce kendinizi tanıyın sonra zihninizde beklentilerinizi, ihtiyaçlarınızı ve şartlarınızı sıralayın. Ancak istekleri ve beklentileri fazlasıyla abartmak da çözüm değil açıkçası. Çok yaygın bir hikaye şöyledir:

İki arkadaştan biri diğerine sorar:

- Evlenmiyor musun hafız?

- Şartlarıma uyan birini bulursam evleneceğim.

- Ne istiyorsun ki?

- Güzel olsun, akıllı olsun, zeki olsun, dindar olsun, zengin olsun, kültürlü olsun, şefkatli olsun, ciddi olsun, itaatkâr olsun, bir de esprili olsun.

- Ama hafız demiş öteki, birden fazla evlilik artık yasak!

Ailesine bakın!

Birini anlamanın en iyi yollarından biri de çoğunlukla o kişinin ailesidir. Evlilik düşüncesinde iken, eş adayınızın ailesine bakarak onun hakkında doğru fikirler edinebilir ve süreci doğru okuyabilirsiniz. 'Annesine bak kızını al' sözü boşuna söylenmiş değildir.

Eş adaylarının ailelerinin uyumu da göz ardı edilmeyecek hususlardan biridir. Evlilik kararlarında ve eş seçiminde, genel toplumsal örf ve geleneklerin ve usullerin yıkılmamasına hassasiyet göstermek gerekir.

Bir bilene danışın!

Eş adayını belirleme ve evlilik sürecinde, akil ve doğru kararlar alabilmenin ve süreci doğru yorumlayabilmenin ilk şartlarından bir diğeri de durumu ve düşüncelerinizi bir büyüğünüze danışmanızdır. Hayatla ve insanlarla ilgili doğru yorumlara varabilecek birine danışmak eş adayları için doğru kararın kapısını açacaktır. Ancak danışılan kişi, adayların arkadaşlarından biri değil, sözüne ve ahlakına güvenilir bir büyük olmalıdır.

Sizden kimin evlenmeye gücü yetiyorsa hemen evlensin

Abdullah bin Mesûd'un (ra) Alkame'den rivayet ettiğine göre, Alkame şöyle dedi:

Ben Mina'da Abdullah bin Mesûd ile beraber yürüyordum Derken, Osman bin Affan Abdullah'a rastladı ve onunla konuşmaya başladı.

Osman bin Affan, ona: "Ey Ebu Abdurrahman! Seni genç bir hanımla evlendirsek, olur ki sana geçen zamanından gençliğinin ve kuvvetinin bir kısmını hatırlatır" dedi.

Abdullah cevap olarak: Sen böyle söylediysen Resulullah da (sav) bize şöyle buyurmuştur: "Ey gençler topluluğu! Sizden kimin evlenmeye gücü yetiyorsa hemen evlensin. Zira evlilik gözü (haramdan) daha çok uzaklaştırıcı, iffeti de çok daha koruyucudur. Evlilik külfetine güç yetiremeyenler ise oruç tutsun. Çünkü oruç, şehveti kıran bir şeydir" [Müslim, 2485]

17 Eylül 2009 Perşembe

10 BASİT YÖNTEMLE ZEKANIZI GELİŞTİRİN

Yenilenmeyen beyin hücrelerini geliştirmek, zekanızı artırmak aslında gün içerisinde yapacağını çok basit bazı alıştırmalara bağlı. İşte Amerikalı uzmanların şiddetle tavsiye ettikleri o basit ama etkili yöntemler;

1- Ters el alıştırması

Sağ eliniz yerine biraz da sol elinizi kullanmaya başlayın. Saçlarınızı sol elinizle tarayın, kalemi ters elinizle tutun gibi... Sonuç olarak, rutin alışkanlıklarınızı kırar ve beyninizin kullanmadığınız diğer yarısını da harekete geçirmiş olursunuz.

2-Çocuk oyunu alıştırması

İşe veya alışverişe giderken, tıpkı bir çocuk gibi merak içinde bütün duyularınızı harekete geçirin. Bakın, dokunun, dinleyin, koklayın. Bu şekilde çok ender yaptığınız bağlantıları canlandırır, beyninizin kapasitesini artırırsınız. Duyu organlarınızın ne kadar fazlasını kullanırsanız, hafızanız her zaman canlı kalır.

3-Harf alıştırması

Elinize bir gazete ve bir fosforlu kalem alın. Sırasıyla paragrafları okuyun ve çift yazılmış harflerin üzerini çizin. Mesela, çift ‘t’ ve ‘m’lerin üzerini işaretleyin. Böylelikle konsantrasyonunuzun ne kadar uyarıldığını hemen hissedecek-siniz. Bu, zihnin canlanmasını artırır.

4-Polisiye alıştırması

“Dün akşam şu saatte ne yaptım, neredeydim, iki saat önce ne yaptım?” gibi, genellikle polisiye romanlarında sorulan soruları kendinize yöneltin. Ve tabii cevaplayın. Bu alıştırma sonucunda yaptıklarınıza karşı dikkatinizi geliştirebilirsiniz.

5-Yürüyüş alıştırması

Asker yürüyüşü gibi olduğunuz yerde hareket edin. Sol bacağınızı her kaldırdığınızda, önce sağ elinizle, sonra sol elinizle dizinize dokunun. Böyle çaprazlama hareketlerle beyninizin her iki tarafını kullanmış olursunuz.

6-Ressam alıştırması

Burnunuzun ucunda bir fırça olduğunu hayal edin. Bununla havaya en sevdiğiniz renkte yatay bir sekiz çizin. Bu çizim hareketleri, yorgun zihninizi hemen canlandırır. Aynı zamanda beyni bloke eden stresi etkili biçimde yok eder.

7-Ajan alıştırması

Bu alıştırmayı daha çok sokakta yapacaksınız. Çevrenizde bulunan arabaların plakalarına bakın ve plakadaki harflerden kelimeler, hatta cümleler türetmeye çalışın. Böylece hem kelime hazinenizi geliştirir hem de beyninizi canlandırırsınız.

8-Resim alıştırması

Bu alıştırmayla alışveriş listelerini çok kolay ezberleyebilir, hafızanızı güçlendirebilirsiniz. Bunun için kalem kağıt alın ve kağıdın üzerine mum, kaktüs, yonca gibi semboller çizin. Her resim bir sayıyı sembolize ediyor. Ardından sembolleri sayılara göre ezberleyin. Bu alıştırmayla, zihninizde listeler oluşturmayı kolay başarırsınız.

9-Otobiyografi alıştırması

Düşünün ki, hayat hikayenizi yazmanız gerekiyor. Burada, işe, gittiğiniz ilkokuldan başlayabilirsiniz. Bunun için en yakın arkadaşınızı, tipini, sınıfınızın düzenini hatırlamanız gerekiyor. Bu alıştırmayla, kişilerle ilgili hafızanızı harekete geçirirsiniz.

10-Hipnoz alıştırması

Özellikle stresli anlarınızda olumlu kelimelerden destek almaya bakın. Bunlarla olumsuz düşüncelerinizi yok edersiniz. Mesela, “Benim için gerekli olan her şeyi biliyorum ve çok sakinim” cümlesini tekrarlayabilirsiniz.

8 Eylül 2009 Salı

MUTLAKA 12 BARDAK İÇİLMELİ

Ramazan’da az sıvı alımı özellikle sindirim ve boşaltım sisteminde sorunlara neden oluyor.
Prof. Dr. Faruk Memik, insanın yemek yemeden, bitkin de olsa 25-30 güne kadar açlığa dayanabildiğini, ancak susuz sadece 4-6 gün hayatta kalabildiğini belirtti. Kalp, dolaşım ve sindirim sisteminin susuz olarak normal çalışmasının mümkün olmayacağını dile getiren Memik, şunları kaydetti: ''Ramazan’da, oruç nedeniyle su dengesinin bozulması kaçınılmazdır.

Günlük olarak idrarla bin 500, bağırsaklarla 200-250, akciğerlerle de 300 mililitre kadar su kaybederiz. Normalde içmemiz gereken 2 litre suyu, Ramazan’da daha da artırmak ve 10-12 bardağa çıkarmak gerekir. Ramazanda, vücut sıvı dönüşümü bozulduğundan kabızlık sorunu sık görülür ve birçok insanı hekimin önüne kadar taşır. Çare ilaçlar değil, yenilen gıdaların düzenlenmesi ve yeterli su içilmesidir. Tuzlu ve ağır yemekler yerine, sebze ve meyveden zengin, sulu yemekler seçilmelidir. Yoğurt ve ayran bol alınmalıdır .'