TÜM DOSTLARIMIN VE EHREKLİLERİN REGAİB KANDİLLERİNİ TEBRİK EDER ALLAH(cc)TAN SAĞLIK ,MUTLULUK VE HUZUR DİLERİM.
BU GECEYİ GAFİL GEÇİRMEYELİM.
Bu geceleri nasıl değerlendirmeyiyiz?
1.Kur'an-ı Kerim okuyarak,
2.Allah(cc) rızası için namaz kılarak,
3.Hayatımızın geçmiş günleri ve yılları hakkında muhasebe ederek,
4.Günahlarımızın bağışlanması için Allah(cc)'tan af dileyerek,
5.Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed(SAV)'e bol bol salat ve selam okuyarak,
6.Hastaları, yaşlıları ziyaret ederek;yoksulları öksüz ve yetimleri sevindirerek,
7.Eş,dost ve yakınlarımızla tebrikleşerek,
8.Dargın ve küskünleri barıştırarak, değerlendirebiliriz.
GÖNLÜMÜZDEN GEÇENLERİ TEK MÜRACAT YERİNE ALLAH(cc)'a BİLDİRELİM.
GECENİZ BEREKETLİ OLSUN.
EDİTÖR
25 Haziran 2009 Perşembe
REGAİB KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN
24 Haziran 2009 Çarşamba
Sağlığınızı korumak ellerinizde
Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte çocukların parklarda bahçelerde oynamasından dolayı mikroplarla daha yakın temasta olması el yıkama alışkanlığının daha da artması gerektiğini savunan uzmanlar mutlaka oyundan sonra ellerin çok iyi yıkanılması gerektiğini söylüyorlar. Ellerini yıkamaya özen göstermeyen, bu alışkanlığı kazanmayan çocukların, doğal ortamda bulunan mikroplarla karşı karşıya kaldığı bildiriliyor. Çocuk sağlığı uzmanları yaptıkları açıklamalarda el yıkamanın genellikle, üzerinde durulmayan davranış olarak görüldüğünü, ancak sağlık açısından büyük önem taşıdığını kaydediyorlar.
Hastalıkları tedavi etmek yerine önlemek gerekir!
Çocukların vücut direncinin yetişkinlere oranla daha zayıf olması sebebiyle, çocuklar hastalık yapıcı mikroorganizmalara yetişkinlerden daha kolay teslim olabiliyorlar. Eller, mikropların vücuda girmesinde köprü işlevi görüyor. Hastalanan ve hastaneye giden çocukların yarısı, çevresinden aldığı mikroplar nedeniyle hastalanıyor. Özellikle tuvaletten sonra ellerin gerektiği gibi yıkanmaması, dışkı yoluyla bulaşan tehlikeli mikroorganizmaların rahatlıkla vücuda girmesine neden oluyor. El temizliğine gereken önemin verilmemesi, sarılık ve paraziter rahatsızlıklar başta olmak üzere çok sayıda hastalığa yol açmaktadır.
Uzmanlar, kendilerine gelen küçük yaştaki hastaların ailelerinden, ilaçtan önce, çocuklarının ellerini temiz tutması ve bunu alışkanlık haline getirmelerini sağlamalarını istediklerini ifade ederek, su ve sabun ikilisinin hastalıklardan en iyi korunma yöntemi olduğunu söylüyorlar.
Önce anne babalar!
El temizliğine önce anne ve babalar duyarlı olmalıdır. Çocuklar oyuncaklardan ve oyunlardan büyük zevk alırlar. Bu nedenle çocuklara el yıkamanın önemi eğlenceli yaklaşımla kavratılarak onların hoşuna gidecek sabunlar ve değişik havlular alarak el yıkamaya teşvik edilmelidir.
El temizliğinde dikkat edilecek hususlar
- 1) Elinize temiz bir sabun alın.
- 2) Ellerinizi ıslattıktan sonra sabunla ellerinizi ovalamaya başlayın.
- 3) Sabun köpürene kadar ellerinizi ovalayın ve köpürdükten sonra en az 20 saniye devam edin.
- 4) Parmak aralarının, tırnak içlerinin, el sırtının ve bileklerin iyice temizlendiğinden emin olun.
- 5) Ellerinizi akan su altında durulayın ve elleriniz temizlendikten sonra tekrar musluğa dokunmayın.
- 6) Ellerinizi, temiz veya bir kullanımlık olan havlularla kurulayın. Musluk vanasını elinizdeki havluyla kapatın.
- 7) Kullanmış olduğunuz kirli havluyu su geçirmez kirli torbasına atın.
- 8) Kirli torbasını ayak pedalıyla açın, el değdirmeyin.
- 9) Cilt çatlakları için gerekiyorsa losyon kullanmaya karar verin.
- 10) Çocuğunuza el yıkaması amacıyla ister kucağınızda, ister bir basamak kullanarak musluğa erişir pozisyondayken yukarıdaki tüm maddeleri uygulamasına yardım edin ve sonra da kendi ellerinizi yıkayın.
El yıkama ne zaman yapılmalı?
- 1) Besinleri hazırlamadan hemen önce ve hazırlama işleminden hemen sonra.
- 2) Sofrayı kurmadan ve mutfak araç gereçlerini ve masa örtülerini ellemeden hemen önce.
- 3) Yemeğe başlamadan hemen önce ve sofradan kalktıktan sonra.
- 4) Çöpleri elledikten hemen sonra (Çöpleri kapalı torbalarda atmalı).
- 5) Tuvaletten çıktıktan sonra.
- 6) Çocuklara tuvalet ihtiyaçları için yardım ettikten ve altlarını değiştirdikten sonra.
- 7) Ter, idrar, balgam, kusmuk, dışkı gibi vücut çıkartılarına temastan hemen sonra.
- 8) Hayvanları, hayvan kafeslerini ve diğer hayvan eşyalarını elledikten sonra.
- 9) İş yerine varınca ve ayrılmadan önce.
- 10) Dışarıdan eve döner dönmez.
- 11) Çocuklar için, yuva ve kreşe vardıklarında ve ayrılmadan hemen önce.
- 12) İlaçları ellemeden hemen önce.
- 13) Ellerin kirli olduğu fark edilir edilmez.
- 14) Ev temizliğinden hemen sonra.
- 15) Kullanmakta olduğu eldivenleri çıkarttıktan sonra eller mutlaka yıkanmalıdır.
El yıkamada antibakteriyel sabunlara gerek yoktur. Islak temizlik mendilleri el yıkamanın yerini tutamaz. Çalışma sırasında eldiveni çıkardıktan sonra eller kirlenmemiş olsa dahi mutlak suretle yıkanması gerekir. Ayrıca; eldiven takmanın ellerin kirlenmemesi ve mikropların yayılmaması için yeterli bir önlem olmayacağını bilmek ve kabul etmek gerekir.
Bunları biliyor musunuz?
Niçin otellerin kapıları döner kapılıdır? Döner kapıların tek amacı enerji tasarrufudur. Büyük binaların iç kısımları devamlı ısıtılır. Açılan normal kapıdan içeri soğuk hava rahatlıkla girer. Eğer normal kapı kullanılırsa hava değişimi nedeniyle klimalar ve motorlar yeniden çalışacaktır. Özellikle çok kişinin girip çıktığı otel ve benzeri binalarda enerji tasarrufu için döner kapı kullanılır. Döner kanatlar sıcak havanın dışarı çıkmasına, soğuk havanın da içeri girmesini engeller.
22 Haziran 2009 Pazartesi
Vücudunuzu iyileştiren yiyecekler
Tüm bu yiyecekler vücudunuz için oldukça faydalı. Foxnews'te yer alan haberde, çeşitli hastalıkları önlemeye ve iyileştirmeye yardımcı bazı yiyecekler açıklanıyor.
Tarçın: Ağız kokusu utanç verici olabilir, fakat ağız kokunuzdan kurtulmak için bir umudunuz var. Çalışmalar, tarçının ağızdaki bakterileri azalttığını ve ağız kokusunu giderdiğini gösteriyor.
Zencefil: Midenizi bozduğunuzda zencefilin çok iyi geldiği kocakarı ilacı gibi görünse de bir gerçektir. Son zamanlarda yapılan çalışmada, kemoterapi hastaları zencefil kapsüllerini içtikten sonra mide bulantısının önemli ölçüde azaldığını belirttiler.
Deniz yosunu: Migreniniz tuttuğunda deniz yosunu aklınızdaki son şey olabilir, ancak deniz yosunu salatası ihtiyacınız olan tek şeydir. Magnezyum bakımından zengin olan bu yiyecek, kasları ve sinirleri gevşetiyor. Araştırmacılar, migreni olanlarda magnezyum eksikliği olduğunu gördüler.
Avokado: Yüksek dozda folik asit içeren avokado, enerjinizi artırmaya yardım eder. Aztekler, avokado ağacına "Ahuacuatl" ismini vermişlerdi.
Kuşkonmaz: Stresli ya da endişeli misiniz? Bu nedenle, akşam yemeğine biraz kuşkonmaz ilave etmelisiniz. Kuşkonmazdaki antioksidanlar karaciğer performansını artırıyor ve stresle daha kolay başedebilmenizi sağlıyor.
Elma: Kabız olmamak için elma yiyin. Mükemmel bir lif kaynağı olan elma, bağırsakların çalışmasına yardımcı oluyor.
Greyfurt: Hiç kimse göze hoş görünmeyen selülitlere sahip olmak istemez, ancak greyfurt yemek selüliti önlemeye yardım ediyor. C vitamini bakımından zengin olan meyve, karaciğerin detoksifikasyon enzimi üretimini ve aktivitesini artırıyor.
Bal: Koyunları saydıktan sonra halen uykunuz gelmiyorsa, bir de balı deneyin. Oreksin olarak bilinen doğal içeriği sahip bal, beynin dinlenmesine yardım ediyor.
Sarımsak: Hapşırma, öksürme, ağrı soğukalgınlığı belirtileridir. Alisin ve allium içeren sarımsak, mikropları temizliyor ve ayrıca bağışıklık sistemini güçlendiren etkisi bulunuyor.
Yaban mersini: Dün kahvaltıda ne yediğinizi hatırlamakta güçlük mü çekiyorsunuz? Yaşlandığınızı mı hissediyorsunuz? Çalışmalar, yaban mersininin hafızayı güçlendirdiğini ve yaşa bağlı fiziksel koordinasyon kaybını önlediğini gösteriyor.
21 Haziran 2009 Pazar
BENİM BABAM SENİN BABANI DÖVER
Babalar lütfen sözüme kulak verin!
Sizler sadece para kazanan eve para getiren kimseler değilsiniz aynı zamanda, bizlere doğru yaşamanın, doğru model olmanın bilinciyle hareket etmesi gereken kılavuzlarsınız!
Sizi bir para makinesi olarak görmüyoruz.
Günümüzdeki bazı gençlik gibi sizi "moruk" olarak görmüyoruz.
Sizi(annemizi babamızı) cenneti kazanmada bir vesile olarak görüyoruz.23- Rabbin,(25) O'ndan başkasına kulluk etmemenizi(26) ve anne-babaya iyilikle-davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: "Öf" bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle.
24- Onlara acıyarak alçakgönüllülük kanadını ger ve de ki: "Rabbim, onlar beni küçükken nasıl terbiye ettilerse Sen de onları esirge."(İsra suresi 23. ve 24.ayet)
Sizi senin bir gününde değil her zaman seviyoruz.
18 Haziran 2009 Perşembe
KARNENİZİ ALDINIZ MI SINAVINIZ NASIL?
Bizzat sınava girenlerin, evlatları sınava girenlerin derin şeyler yaşadıkları malum ve hatta tanıdıkları sınava girenlerde de farklı bir telaş bir heyecan ve sonuca dair umut ve korku. Hepimiz bir yerindeydik bu sınavın. Telaşlı gözleri gördük, ümitli gözleri ve ağlayan gözleri. Bir yıla dair tüm emeklerin karşılığı ya da mahvolmasının mahzunluğu ve pişmanlığı. Hatırlayın, ne kadar fedakârlıklar yaparak hazırladınız kendinizi ya da çocuğunuzu bu sınava. Çalışıp çalıştırırken hangi hedeflerin hayaliyle geçti gitti saatler. Ve bir yılsonunda mahzun, mahcup ve yenilmiş bir yüreğin aynası olduysa gözleriniz ya da en sevdiğinizin gözleri, ne kadar üzüldünüz. Elbette bunca emek, bunca çalışma bir yılın yada yılların boşa gitmesi için değildi. İyi bir lise, iyi bir meslek, iyi bir üniversite iyi bir gelecek demekti. Duyduğumuz ne varsa yaptık ve uyguladık belki. Mantıklısını da mantıksızını da. Çünkü hayatımız söz konusuydu. Elimizde ne gelirse yapmalıydık, haklıydık.
Oldu ama olmadı, iyi yada kötü geçti, telafi edilebilir yada edilemez; bir şekilde hayat karşımıza farklı farklı seçenekler çıkaracak.
Bütün bu sınavların içinde hayat sınavı ve kulluk karnesinde notlar nasıl? Ne kadar hazırlanıyoruz bu sınava, ne kadar emek veriyoruz, ne kadar heyecanlanıyoruz alacağımız sonuca dair, ne kadar üzülüyoruz, “ya başaramazsak” “ya ebedi istikbalim mahvolursa diye”?! Ne kadar stres yapıyoruz, ne kadar destek alıyoruz “bu bir tek kez gireceğimiz sınavı” hakkıyla verebilmek için, ne kadar para harcıyoruz, ne kadar kulluk dershanesinin etütlerine katılıyoruz, ne kadar kıyamet deneme sınavı çözdük?! Ahlak notlarımız ne kadar etkileyecek acaba sonuçları, hangi amelimiz hangi niyetimizle ne kadar çarpılacak, katsayılar ne kadar etkileyecek cennete giriş puanımızı, yoksa çan eğrisine göre mi dersleri geçip kulluk diplomamızı alacağız?!
İhlâsımız teşekkürlük mü, cömertliğimiz takdirlik mi, namazımız beş mi, tesettürümüz dört mü, zaman tasarrufumuz yüz mü, tebliğimizde topluluğumuzun birincisi miyiz, fedakârlığımızda derece aldık mı, ilk kaça girdik “Allah’ın rızasını hak eden kulların” aldığı sıralamada. İlk yüze girdik mi, ilde kaçıncıyız?
Kıyamette protokolde yer almak için, elbette kulluk derecelerine ihtiyacımız olacak. Kevser havuzunun yanında Peygambere komşu olabilmek için ve özellikle Cemalullah ile şereflenebilmek için taban puanından daha fazlası gerekli. Orada da bir “cv” ye ihtiyaç duyacağız. Elbette kulluk konusunda özel eğitimlerimiz, ilim ve amel ve Cihad pozisyonundaki duruşumuz, hak batıl mücadelesindeki yerimiz en adaletli bir şekilde değerlendirilecek ve torpilsiz buyur edileceğiz hak ettiğimiz sonuca.
Yoksa yaz okulu da olmayan, son nefesle birlikte alttan üstten telafi fırsatı da biten, bir daha ki sene tekrarı da olmayan en büyük sınava bir türlü sıra gelmedi mi?
Sınavlarla muhatap olan bütün kardeşlerimize hayırlısını ve hayırlı başarılar diliyoruz. Yalnız dileğimiz “küçük sınav”larla boğuşurken kaçırdığımız “en büyük sınav” olmasın!
16 Haziran 2009 Salı
ANNE BABALAR ÇOCUKLARINIZI BÖYLE YETİŞTİRİNİZ
Sizler ALLAH'ın en güzel emanetlerisiniz. Bu yüzden sizleri çok seviyoruz. Sizlerin güzel gözlerinizi gördükçe, mis gibi kokunuzu duydukça yüreğimiz ferahlıyor. Kokunuz bizim için dünyanın en güzel kokusu.
Sizleri güzel ahlâklı ve faziletli yetiştirmek ise bizlerin en büyük görevi. Bu nedenle size bazı nasihatlerde bulunacağız. Kalbinizin dikenlik ve taşlık olmaması için bu tavsiyelere büyük önem veriniz ve bu tavsiyeleri aklınızdan hiç çıkarmayınız ki kalbiniz taşlık ve dikenlik olmak yerine, güllük, gülistanlık olsun. Hayatın zorlukları sizi yabancısı olduğunuz ortamlara sürüklemesin! Hayatın tuzakları sizi mahvetmesin.
Şayet siz bu ve benzeri nasihatlere kulak verirseniz sizi ALLAH da sever, Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz de sever, anne babanız da sever, insanlar da sever. Böyle bir sevgiyi kim istemez? Şimdiden bu nasihatlere kulak veren, onları hayatın bütününde hiç aklından çıkarmayan 5-6 yaşlarındaki çocuklardan tutun da, en yaşlılarımıza varana dek herkesi can ü gönülden kutluyor ve hiç hatırdan çıkarılmaması gereken bazı tavsiyeleri tek tek sıralıyoruz:
1- ALLAH'ı çok seviniz. Çünkü her şeyin başı ALLAH sevgisidir. Kalbinde ALLAH sevgisi ve ALLAH korkusu olanların elinden ve dilinden kötülük gelmez.
2- ALLAH'ın emirlerini harfiyen yerine getiriniz.
3- Kalbinizde ALLAH sevgisinin hâkim olmasına dikkat ediniz.
4- Mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'i okumasını öğreniniz, başkalarına öğretiniz ve çokça okuyunuz.
5- Kur'an-ı Kerim'i yalnızca okumakla yetinmeyiniz. Onu iyice anlayınız ve hayatınıza uygulayınız.
6- Sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed (S.A.V.) Efendimizi çok seviniz ve O'nun yaşamını en ince ayrıntısıyla öğreniniz.
7- Tek önderimiz olan Sevgili Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin güzel ahlâkını kendinize ölçü edininiz.
8- ALLAH'ımızın ve Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin çok sevdiklerini siz de çok seviniz. Onların nefret ettiklerinden siz de nefret ediniz.
9-Namazlarınızı dosdoğru kılınız. Çünkü namaz insanı hayâsızlığın ve kötülüğün her türlüsünden alıkoyar.
10- Dinimiz olan İslâm'ı her şeyin üstünde tutunuz.
11- İlme sımsıkı sarılınız. Çünkü ilim öğrenmek ALLAH'ın en başta gelen emirlerindendir.
12- İyi olanı emrediniz. Kötülülükten uzaklaşınız.
13- Sabrı kendinize kalkan edininiz. Adaletten hiç ayrılmayınız.
14- Böbürlenip kibirlenmeyiniz. Çünkü ALLAH, böbürlenip, kibirlenenleri hiç sevmez.
15- Yürürken mütevazı yürüyünüz. İnsanları küçük görmeyiniz, onlara tepeden bakmayınız.
16- Annenize ve babanıza karşı itaatli olunuz. Onlara asla asi olmayınız, saygısızlık yapmayınız.
17- Büyüklerinize saygılı olunuz. Küçüklerinizi koruyunuz ve kollayınız.
18- Kibirlenmeyiniz. Mağrurun düşmanının ALLAH olduğunu unutmayınız.
19- Vatanımızı çok seviniz. Çünkü bu vatan aziz şehitlerimizin bize bıraktığı bir emanettir, bir mirastır.
20- Derslerinize çok çalışınız. Dersleriniz de üstün başarı gösteriniz.
21- Anne ve babanızın tavsiyelerine, nasihatlerine sımsıkı sarılınız.
22- Hocalarınızın, öğretmenlerinizin anlattıklarını can kulağıyla dinleyiniz.
23- Sabahleyin evden abdestsiz çıkmayınız.
24- Her işe başlarken besmele çekmeyi prensip edininiz.
25- Sözlerinizde ve işlerinizde doğruluktan ayrılmayınız.
26- Üzerinize aldığınız her işi en iyi şekilde yapmaya çalışınız.
27- Kötü huylularla ve ikiyüzlülerle dost olmayınız.
28- Yalan söylemeyiniz ve yalan yere yemin etmeyiniz. Dilinizi yemine alıştırmayınız.
29- Zulme ve zalimlere baş eğmeyiniz.
30- Size söylenmiş bir sırrı başkalarına açmayınız.
31- Size emanet edilen şeyi iyi muhafaza ediniz.
32- Arkadaşlarınızla iyi geçininiz.
33-Daima güler yüzlü ve tatlı sözlü olunuz.
MİLLİ GAZETE YAZARI MEHMET TALUDAN ALINTIDIR.
12 Haziran 2009 Cuma
AZ YA DA ÇOK MUTLAKA TÜKETMEMİZ GEREKİYOR
Bu nedenle yiyeceğiniz besinleri sevdiğiniz için değil gerekli olduğu için seçmelisiniz. Yaşamınız boyunca vazgeçemeyeceğiniz besinlerden en önemlilerini, nedenleriyle birlikte merak ediyorsanız bu yazıyı okuyun.
Yaşamımız boyunca soframızdan eksik etmememiz gereken besinler; yumurta, yoğurt, fasulye, portakal, yulaf, domates, mısır gevreği ve som balığıdır. Bu besinlerden neden vazgeçemeyeceğimizi şöyle sıralayabiliriz:
1.Yumurta: Bir yumurta, yarım kilo tavuk, balık veya et ile aynı miktarda protein içeriyor. Ayrıca kan için gerekli olan K vitamini, selenyum ve B vitamini de bulunuyor. Eğer az yağlı bir diyet uyguluyorsanız, günde 1 tane yumurtanın kanınızdaki kolesterol seviyesi üzerinde olumsuz bir etkisi olmuyor. Ancak yumurtayı rafada yemek en iyisi.
2. Fasulye: Yarım kase fasulye, bir kilo tavuk veya et kadar protein, 7 gram lif (günlük lif gereksiniminin yüzde 30’u), demir ve bir miktar B vitamini içeriyor. Fasulye gibi az yağ içeren bazı besinler, kaslarınızı güçlendirme özelliğine sahip. Ayrıca kalp için yararlı olan lifleri ve kanda oksijen taşınmasında görev alan hemoglobinin yapısına katılan demiri de içeriyor.
3. Yoğurt: Protein ve B vitaminin yanı sıra 150 gramlık bir kase yoğurt günlük kalsiyum gereksiniminizin yüzde 25-35’ini içeriyor. Ayrıca sağlık için yararlı olan aktif bakteriler, kültürler de yoğurtta bulunuyor. Düşük kalorili olması ve az yağlı olanların üretilmesi ile yoğurt diyet listesinde yer alıyor.
4. Portakal: C vitamini bakımından zengin olan portakalın bir tanesi ile günlük folik asit gereksiniminizin yüzde 10’unu karşılayabilirsiniz. Ayrıca lif ve potasyum da içeriyor. C vitamini bildiğiniz gibi cilde esneklik veren kolajenin yapısına katılıyor ve de demir emilimine de yardımcı oluyor. Bilmeniz gereken şey ise portakal suyu, kabukları soyulmuş portakala göre daha az lif içermesidir.
5. Yulaf: Lif deposu olan bir kase haşlanmış yulaf, 145 kalori ve yüksek enerji verici 25 gram protein içeriyor. Aromalı yulaf ezmesi ise kalsiyum, demir ve diğer besleyicileri de bünyesinde taşıyor. Bolca lif içeren yulafın kolesterol düşürücü özelliği bulunuyor. Yulaf ezmesi kendinizi suçlu hissetmeden yiyebileceğiniz yegane besin özelliğini taşıyor. Sindirimi hızlandırdığı içinde diyet reçetelerinde tercih ediliyor.
6.Domates: C vitamini bakımdan zengin olan domates A vitamini gereksiniminiz de yüzde 10’unu içeriyor. Ayrıca bünyesinde kanser önleyici antioksidan maddesi bulunuyor. Yapılan araştırmalara göre bolca domates yiyen kadınlarda göğüs ve yumurtalık kanseri riski azalıyor. Domatesin kalp krizi riskini azaltan özelliği de bulunuyor. Ancak unutulmaması gereken nokta, domatesle hazırlanan bazı soslar çok fazla yağ içerdiğinden kalorisi de çok yüksek oluyor. Bu nedenle hazır sos kullanmaktansa evinizde kendiniz sos yapmayı tercih edin.
7.Som balığı: Bir porsiyon som balığı 19 gram protein ve bolca Omega-3 içeriyor. Omega-3 kalp krizi riskini azaltarak kan basıncını kontrol altına alıyor.
8. Mısır gevreği: Günlük lif gereksiniminizin yarısını karşılayabileceğiniz mısır gevreğinin bir kasesi 4 gram lif içeriyor. Lif bağırsak kanseri riskini azaltıyor. Mısır gevreği aynı zamanda iyi bir demir ve B vitamini kaynağıdır. Günlük kalsiyum gereksinimiz için süt ile beraber ve dilimlenmiş meyvelerle yiyebilirsiniz.
Ancak katacağınız şeker miktarına dikkat edin. En uygun miktar bir çay kaşığıdır. Daha fazla tatlı olmasını istiyorsanız bunu ekleyeceğiniz meyve dilimleriyle sağlamaya çalışın.
ADET SANCISINI AZALTAN GIDALAR!
Balık, yumurta, tavuk ve süt adet sancılarını önlerken, elma,incir ise sinirlilik ve gerginlik gibi adet öncesi sendromuna iyi geliyor.
Adet sancıları çoğu kadının ortak derdidir. Her ay belirli günlerde bel,karın ve yumurtalık bölgelerinde oluşan spazm şeklindeki dayanılmaz ağrılar yüzünden kimi, işiyle ilgili önemli bir toplantıya katılamazken, kimi de günler öncesinden biletini aldığı konsere gidemez.
Sıkıntı, sinirlilik, halsizlik gibi adet öncesi sendromlar da dikkate alındığında kadınların yaklaşık on günü regl döneminin sıkıntılarıyla başbaşa geçer. İşin acı tarafı bu ağrılı ve sıkıntılı süreç, bazı kadınlar tarafından adeta bir kader gibi görüldüğü için hiçbir önlem almayı akıllarına getiremezler. Bazı kadınlar ise adet sancılarını geçirmek için ağrı kesicilerden medet umar. Oysa, yenilen gıdalara dikkat ederek adet sancılarına dur demek mümkün.
BALIK VE YUMURTA ADET SANCISINI HAFİFLETİYOR
Yapılan araştırmalar, tuz, yağ ve şeker miktarını azaltıp, protein bakımından zengin olan balık ve yumurtayı fazla yiyenlerde, lifli besinleri sofrasından eksik etmeyenlerde adet sancılarının daha hafif olduğunu gösteriyor. Deniz mahsullerinde, soya fasulyesinde, sütte ve susamda ağrıyı azaltmak yanında kişiye mutluluk hissi de veren “trytophan” isimli bir çeşit amino asit bulunduğunu hatırlatan uzmanlar, bu gıdalar sayesinde adet döneminin ağrısız geçirilebileceğini belirtiyorlar.
Adet öncesi vücut su toplamaya, göğüsler hassaslaşmaya başlar. İştah ya kapanır veya kişide aşırı tatlı yeme isteği ortaya çıkar. Bunların yanı sıra depresyon,alınganlık, gerginlik, endişe, uyum güçlüğü gibi duygusal değişiklikler de görülebilir.
Kadınların yüzde 10’u adet öncesi sendromu (PMS) diye bilinen bu dönemi çok şiddetli yaşarlar. Daha çok 20’li ve 30’lu yaşlarda görülen adet öncesi sendromunun en önemli sebebi hormonal dengesizliklerdir.
KAFEİNLİ İÇECEKLERDEN UZAK DURUN
Hormonlar üzerinde etkileri olan bazı besinler ise,adet öncesi sendromunu önler. Örneğin, adet tarihinden birkaç gün önce tuz azaltılırsa, şişme ve ödemin önüne geçilebilir. Kafeinli içeceklerden uzak durulması ise,huzursuzluk hissini ve göğüslerdeki hassasiyeti azaltır.
Diyetisyenler, bu konuda şöyle diyorlar : “Stres, aşırı alkol tüketimi, beslenmede doymuş yağ oranı fazlalığı, adet öncesi sendromunu hızlandırıcı faktörlerdir. Şeker hastalıklarında da sendrom daha ağır seyreder. Bu dönemi hafif geçirmek için karbonhidratlı gıdalardan uzak durmak gerekir. Adet döneminde ve adet öncesi sendromunda kalsiyumun önemi büyüktür. Kalsiyumun yüzde 99’u kemiklerde, geri kalanı da kandadır. Kandaki kalsiyum kas ve sinir iletimini sağlar. Kandaki kalsiyumun seviyesi düştüğünde, bundan kas ve sinir sistemi olumsuz yönde etkilenir. Böyle bir durumda adet öncesi sendromu daha yoğun yaşanır. Kalsiyum, B vitamini, E vitamini, çinko ve magnezyum bakımından zengin gıdalar almak gerekir. Yani bol bol siyah üzüm, yumurta, kabak, patates, kavun, ay çekirdeği, fındık, ceviz, muz, ciğer, deniz ürünleri ve balkabağı yenilmelidir"
ADET ÖNCESİ SENDROMUNU AZALTAN GIDALAR
B vitamini : Ciğer, böbrek, yumurta sarısı, yapraklı sebzeler.
Kalsiyum : Süt, balık, ayçekirdeği, soya fasulyesi, yerfıstığı, ceviz, somon.
Magnezyum : Mısır, fındık, maydanoz, elma, incir, limon, portakal, un
ADET SANCILARINI AZALTAN GIDALAR
Balık, yumurta, lifli besinler, tavuk, deniz mahsulleri, soya fasulyesi, süt, susam.
5 Haziran 2009 Cuma
HER DERDE DEVA NAR
NAR
Nar taneleri, balla kulak ağrılarına iyi gelir; haricen kulağın altına tatbik edilirse, aynı etkiyi yapar. Ayrıca balla karıştırılıp, dövülmüş nar taneleri, haricen uygulanınca, kepeğe (kıla) iyi gelir...
İÇERİĞİ
Tatlı olan nar, birinci dereceye kadar soğuk, aynı derecede rutubetli, ekşi olan, ikinci derecede soğuk ve kurudur.
YARARLARI
Ekşi olan, safrayı tutar ve fazlalıkların bağırsaklara akışını engeller. Özellikle onun şurubunun bu etkisi vardır. Bütün nevileri, hatta ekşi olanı bile, kabız etkisi taşır.
ŞİŞLER
Nar tanesi, balla birlikte haricen tatbik edilirse, parmaklardaki yaralara iyi gelir.
YARALAR
Nar çiçekleri, sıcaklığıyla cerahatli yaraları yumuşatır. Ekşi olan, yumuşatıcıdır ve hepsi de pek az besleyicidir. Ancak tanesi zararlıdır. Daha tutucudur; kısımları parçalayıcıdır ve bütün taneleri tatlı olanlar da, olmayanlar da, böyledir.
BAŞ ORGANLARI
Nar taneleri, balla kulak ağrılarına iyi gelir. Ayrıca balla karıştırılıp, dövülmüş nar taneleri, haricen uygulanınca, kepeğe (kıla) iyi gelir. Bir adet tatlı nar, şarap içinde pişirilip, sonra iyice ezilse, sonra şişmiş kulağa (kabakulak ) yakı yapılsa, iyi gelir. Nar şurubu ve şarabı (rub), sarhoşluğu önler. Özellikle ekşi olanının bu etkisi güçlüdür.
GÖZ HASTALIKLARI
Ekşi öz suyu, balla birlikte katarakta (zıfr) iyi gelir. Tatlısının öz suyu, ve acısının öz suyu, balla birlikte güneşletilirse, gözün ateşine, hararetine, cehere (gündüz körlüğü) iyi gelir.
SOLUNUM
Ekşi nar, boğazı tahriş eder ve göğüsü tahriş eder. Tatlı nar, her ikisini de yumuşatır ve göğüsü güçlendirir. Eğer nar tanesi, yağmur suyu ile içilirse, ağızdan gelen kanamayı durdurur ve bütün nar çeşitleri hafakana (çarpıntı) iyi gelir ve hıçkırığı keser.
DIŞARI ATAN ORGANLAR
Ekşi nar, genellikle tatlı nardan daha çok idrar söktürücüdür ve her ikisi de (ekşi ve tatlı) idrar söktürücüdür; balla birlikte nar taneleri, midedeki yaralara yararlıdır; kavrulmuş nar çekirdekleri, safra salgısına faydalıdır ve mideyi güçlendirir. Nar kökünün kabuğu, nebizle (hurma ve üzümden yapılan bir çeşit içki) bağırsak kurtlarını döker.
BESLENME ORGANLARI
Hepsi keymus için iyidir ve midenin kronik iltihabına iyi gelir. Tatlı nar, mide için uygundur, onun hafif bir kabız etkisi vardır. Ekşi olan nar, mide için zararlıdır. Bundan başka, mide için nar tanesi kötü etki yapar; midede yakıcı etki yapar.
Onun kavrulmuş taneleri, hamilelerin iştihasını artırır; aynı zamanda ekşi narın özünü, ateşli kimselerin yemekten önce yudumlamasından, yemekten sonra yudumlaması daha iyidir. Yemekten sonra ekşi nar yemek, buharının organlara ulaşmasına engel olur. Yemek öncesi nar yemek, yenen yemeğin hazmedilmesini engeller. Bütün nar çeşitlerinin pek az gıda değeri vardır.
HUMMALAR
Acı nar, hummalara ve iltihaplara iyi gelir. Ancak tatlı olanı, genellikle ateşli hummalarda zararlıdır.