29 Ekim 2008 Çarşamba

YÜZSUYUNU DÖKMEZ BİZİM İNSANIMIZ

Ömrü, borsanın levhalarına bakarak, hortumun çevresi ve uzunluğunun hesaplarını yaparak, kişi başına düşen rakamlara bakarak Türkiye’yi tanıyanların “Durum iyi, dünyada bilmem kaçıncı sıradayız” demesi normal.

Soğuğun iliklerine kadar işlediği adamın üşümesini üzerine atılan yedi yorgan durduramaz. 

Üşütmenin ne demek olduğunu bilmeyen biri hastanın alnına elini koyar ve ateşinin kırk derecelerde olduğunu görünce üşüdüğüne inanmazmış.

Gurbete gitmeyen, gidip de parasız pulsuz, tanıdıksız kalmayan biri de gurbet üzerine söylenen şiirleri anlaması mümkin değildir. 

Şair:

“Ölüm ile ayrılığı tartmışlar,

Elli dirhem ağır gelmiş ayrılık.” Demiş.

Arap şairi de:

“Kılıç yarasıyla ölmek, ayrılık yarasıyla ölmekten hafiftir. “Ölüm zordur” diyorlar. Vallahi vatandan ayrı kalmak daha da zordur.” (Mirkat, şerh-ü Mısbah-ül Mesabih 4/311)

Çocuk sorar, 

- Baba, fakir ne demek?

Baba cevap verir: Bu kelimeyi yıllar önce babamdan dinlemiştim. Fakir olduğunu, sonradan durumunun değiştiğini bana anlatmıştı. Getir şu lügati de bakalım.

Televizyonlardaki yarışma programlarında Amerika’nın dağlarını, taşlarını bilen nehirlerinin debisini söyleyen bir kısım insanların, bizim insanımızın bildiği şeyleri bilmediğini görünce şaşırıyoruz.

Karaçoban’ın dağda donduğu haberi gelmiş. Çobanın hanımı da şehir hamamında imiş. Komşular durumu bildirmişler. Kadın inanmamış ve “Bu havada adam mı donarmış, siz beni kandırıyorsunuz” diyerek sıcak suyu keyifle dökmeye başlamış.

“Yüzsüzler” kelimesini son günlerin soyguncularına kim yakıştırmışsa çok iyi isabet ettirmiş. 

Her güç sahibinin önünde takla atarken, herkese yüz suyu dökerken, suratında yüz kalmayanlar, sırıtarak, “Ülkede fakirlik var, kriz var” diyorlar. Lüks otomobiller, lokantalar, marketler ağzına kadar dolu” diyorlar ama ülkenin yetmiş milyon olduğunu unutuyorlar.

Bazen televizyon ekranında biri bağırıyor “Ne olsaydım yani, ben de ahlaksız mı olsaydım?” diye feryat ediyor. 

Sen ahlaksız olamazsın. Olmak istesen de olamazsın.

Şairine:

Geçme muhannet köprüsünden sel alsın seni

Sığınma çakal gölgesine aslan yesin seni” 

Dedirten bir kültürün mahsulüyüz biz.

Bizi Bozamazlar.

Arap şairi de:

Alçaklar seni susuz bıraksalar, kanaat seni hem doyurur, hem suya kandırır. Ayakların yerde sürünse de aldırma, arzuların yıldızlarda dolaşsın. Alçaklar önünde yüzüyün suyu döküleceğine, damarındaki kan dökülsün daha iyidir” demiş. (Şerh-u Cevherat-üt tevhid s, 7)

Ekmek parası için Amerika’ya gider ama İslami izzetinden, iffetinden fire vermeden kalmayı başarır bizim insanımız.
Kanını döker ama yüz suyunu dökmez bizim insanımız.
MAHMUT TOPTAŞ HOCAMIZDAN ALLAH(cc)RAZI OLSUN

Hiç yorum yok: