Dokuz saniyenin nasıl geçtiğini bile fark etmeyebilirsiniz ama beynimiz bu kısacık süre içinde tam 15 tane yargıda bulunabilir. Hepimiz ilk karşılaştığımız kişi hakkında ilk 9 saniyede bir takım yargılarda bulunuyoruz...
İNSAN 9 SANİYEDE KAÇ YARGIDA BULUNUR?
15, evet yanlış okumadınız ONBEŞ. Eğitimli, eğitimsiz, batılı, doğulu, bilinçli, bilinçsiz, farkında olarak ya da olmayarak, hepimiz ilk kez karşılaştığımız biri hakkında ilk dokuz saniyede bir takım yargılarda bulunuruz. Bu yargılar doğal olarak ilk izlenimle oluşur. Peki, ilk izlenimi neler oluşturur?
Kıyafetimiz, aksesuarlarımız, ayakkabımız, makyajımız, sesimiz, diksiyonumuz, kelimelerimiz, kokumuz, beden dilimiz, bakışlarımız, ellerimiz, oturuşumuz...
Bunun iş mülakatıyla ne ilgisi olduğunu gayet iyi anlamış olmalısınız. Sizinle görüşme yapacak olan kişi mülakat teknikleri konusunda uzman ve deneyimli olabilir ya da sizden çok daha genç ve görüşme teknikleri konusunda acemi de olabilir (ki büyük olasılıkla ilk görüşmede böyle olur!). Bu hiç fark etmez çünkü ‘Her şey yalan, algı gerçektir’. İlk izlenim her şeydir. İlk izlenim son izlenim olabilir. Siz ne anlatırsanız anlatın, karşınızdakinin anladığı kadarsınız... Bu cümlerin sayısını daha da artırabilirim ama sizin meramımı anladığınıza eminim.
İşte bu yüzden iş görüşmesine giderken:
Ne giyeceğinizi önceden düşünün ve kıyafetinizi mümkünse bir gün önce hazırlayın. Kıyafetlerin renk uyumuna, temizliğine, herhangi bir yerinde yırtık, sökük olmamasına, (eksik ya da düşmek üzere bir düğmeye, kaçmış çoraba dikkat!). Erkeklerin parlak takım elbise giymemesini, kadınların ise çok dar pantalon veya dar/kısa etek, abartılı dekolte, iç gösteren gömlek giymemesini ve göğüs bölgesindeki iki düğme arasına dikkat etmelerini öneririm.
İş hayatı gelenekseldir. Bir kaç sektör hariç. Yaratıcılık gerektiren reklam, yazılım gibi sektörlerde kıyafet özgürlüğü vardır. Bu sektörlerde olan bir firma ile iş görüşmesine giderken kot pantalon ve spor ayakkabı giyebilirsiniz.
Renk seçimine gelince; koyu renkler her zaman garantidir. İşveren kurumun kurumsal renklerini taşıyan bir kravat ya da eşarp çok iyi bir etki bırakır. Diğer yanda mavi ve lacivert bilişim ve finans, kırmızı, yeşil ve turuncu gıda ve hızlı tüketim malları sektörlerininde çok sık kullanılır. Hangi sektör olursa olsun, kahverengi iş hayatında tercih edilmemelidir. Aksesuarlar kesinlikle abartılmamalıdır. Sallanan küpe ve hareket ettikçe ses çıkaran bilezikler kesinlikle takılmamalıdır. İnci küpe ve kolye iletişim ve iknada her zaman ve seviyede çok etkilidir. Tabii ki bunları erkeklere önermiyorum.
Ayakkabıların ille de yeni olmasına gerek yok ama çamurlu, tozlu olmaması ve boyalı olması önemli. Kadınların ise açık ayakkabıdan uzak durması bence şart. Eğer işe alınmamak istiyorsanız aşırı makyaj yapabilirsiniz.
Sesinizin ve konuşmanızın önemini ne kadar vurgulasam az olur. İletişimde ses en kuvvetli silahlardan biridir. Çoğu kişi kendi sesini duyduğunda şaşırır ve tanıyamaz. Sesinizi tanıyın. Sesinizi kaydedip dinleyin. Sesin tınısı, tonu ve rengi vardır. Monoton bir ses tonuyla konuşusanız ve sesinizin rengi olmazsa en azından ‘sıkıcı’ olursunuz. Halbuki ses tonunuz iniş çıkışlı, sesinizin rengi duygularınıza ve söylediklerinize uygun olursa kesinlikle dinlenirsiniz, akılda kalırsınız, karşınızdakini etkilersiniz.
Bir okurum iş görüşmesinde sesinin titrediğini, nefesinin yetmediğini ve bu yüzden çok heyecanlı olduğunu ve sürekli terlediğini yazmış bana. Bu benim de başıma gelmişti. Daha doğrusu nefesimi doğru kullanmadığım için cümlemi bitirmeme nefesim yetmiyordu. Cümle arasında sık sık nefes aldığım için dinleyenler benim heyecanlı olduğumu zannediyorlardı. Benim de sık sık nefes almaktan ağzım kuruyor sonra konsantrasyonum bozuluyor, sonuçta da sunum sırasında performansım düşüyordu. Sordum soruşturdum, öğrendiklerim bana yetmedi, diksiyon kursuna gittim. Size de mutlaka öneririm. Hayatta başarılı olmak isyeten herkes mutlaka ve mutlaka diksiyon kursuna gitmeli, gitmeli ve gitmeli!
Çözüm çok basitti; diyafram nefesi!
Size anlatmak, söylemek, paylaşmak önermek istediğim çok şey var, çok...
Yerim yetmedi, gelecek yazıda görüşmek üzere.
Yazar: Sunay Karamık Özbek
Kaynak: http://www.monster.com.tr
3 Mayıs 2013 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder