25 Kasım 2008 Salı

İLETİŞİMİ ENGELSİZ YAŞAYALIM

Etkin dinleme kullanan anne babalar, çocuklarının kodlayarak gönderdikleri iletilerinden uzaklaştıkları ve gerçek sorunları üzerinde yoğunlaştıklarını gözlemlemişlerdir. Bu yöntemi kullanmayan anne babalar gerçek sorunun kodlandığından habersiz olarak emir, gözdağı, öneri ve çözüm getirme gibi yanlışları ve iletişim engelleri ile çocuğun sorunlarını çözmeye çalışırlar. İletişim engellerini kullanma alışkanlığını değiştirmenin zor olduğu kadar, anne babaların bu engelleri başka nedenlerle de kullandıkları da bir gerçek.
Engellerin temel özellikleri
İletişim engellerine bir kez daha göz atalım. Bazıları öbürlerinden daha saklı olsa da, her biri ağır "Sen- dili" yüklüdür:
"Yapma şunu"
"Neden böyle yapmıyorsun?"
"Bunu yapmamalısın"
"Kötüsün"
"Çocuk gibi davranıyorsun"
"Dikkat çekmek istiyorsun"
"Neden uslu durmuyorsun?"
"Daha çok çalışmalısın"
Böyle iletilere "Sen- iletileri" diyoruz. Sen iletilerinin çocuk üzerindeki etkileri önceden kestirilemez. Aşağıda ki etkilerden birini ya da daha çoğunu bırakma olasılığı vardır.
1. Çocuklar verilen emri yapmayınca tehdit edilirlerse, davranışlarını değiştirmeye karşı direnirler.
2. Öğüt veren, ahlak dersi sunan ana babalar çocuklarının canını sıkar.
3. Sen- iletileri, "Bana yardım edecek bir yol bulacağına güvenmiyorum" iletisini verir.
4. Sen- iletileri, anne babalarının gereksinimlerine kendi istekleri ile yanıt verme şansını çocukların ellerinden alır.
5. Ad takılan ve değerlendirilen çocuk kendini suçlu hisseder.
6. Eleştiren ve suçlayan iletiler çocuğun benlik saygısını azaltır.
7. Ne kadar kötü, aptal, düşüncesiz olduğunu bildiren iletileri duyan çocuklar, sevilmediklerini düşünürler.
8. Sen- iletileri, onları gönderen anne babaları aşağılayan karşı davranışlara neden olur. "Sen de hep yorgunsun", "Sen de elbiselerini dağıtıyorsun", "Hiçbir şeyden mutlu olmazsın", "Çok dırdırcısın" gibi..
Çocuğun davranışı elle tutulur biçimde olmasa da, anne babasının gereksinimlerini karşılamalarına engel oluyorsa, bu, anne babanın "sorunu" dur. Bu durumda anne/baba kendini hayal kırıklığına uğramış, üzgün, endişeli, yük altında gibi hisseder. Yaşadığı bu duyguları çocuğuna bildirmek için bir kod seçer. Bu, anne babanın gereksinimini çocuğa iletmeyen bir kodlamadır. Açık ve doğru kodlama hep Ben- iletisi ile olur. "Yorgunum", "Canım oynamak istemiyor", "Dinlenmek istiyorum".Bunlar anne babaların duygusunu iletir. Sen-iletileri anne babaya değil, çocuğa yöneliktir. Sen iletisini çocuk kendisinin bir değerlendirmesi olarak çözümler; ben iletisinde ise anne babasıyla ilgili gerçek bir bilgi elde eder.
İşte iletişim engelleri
1- Emir vermek, yönlendirmek: "Doğru odana git.", "Gürültüyü kes."
2- Uyarmak, gözdağı vermek: "Yemek yemezsen dayak yersin.", "Ayaklarımın altından çekilmezsen çok kızacağım."
3- Ahlak dersi vermek: "Birisi konuşurken sözü kesilmez.", "Her zaman teşekkür etmelisin."
4- Öğüt vermek, çözüm ve öneri getirmek: "Neden gelip arkadaşlarınla oynamıyorsun.", "Elbiselerini yerine koymalısın."
5- Öğretmek: "Bıçak sağ elle tutulur.", "Kitaplar fırlatılıp atılmak için değil, okumak içindir."
6- Yargılamak, eleştirmek, suçlamak: "Çok dikkatsizsin.", "Kötü çocuk oldun."
7- Övmek, aynı düşüncede olmak: "Arkadaşlarına hep iyi davranıyorsun.", "Haklısın nasıl istersen öyle olsun."
8- Ad takmak, alay etmek: "Ukalasın.", "Bu kadar yaramazlık yapmaya utanmıyor musun?"
9- Güven vermek, duygularını paylaşmak, desteklemek: "Benim için üzülme.", "Gürültüden rahatsız olmuyorum."
10- Soru sormak, sınamak: "Ne yaptığının farkında mısın?", "Bunu sana kim öğretti?"
11- Konuyu saptırmak, oyalamak: "TV’ deki o zırvaları izleyeceğine okusan daha iyi olmaz mı?", "Kulak zarını patlatmaktan hoşlanıyor musun?"
12- Yorumlamak, analiz etmek, tanı koymak: "Kardeşini biraz kıskanıyorsun.", "Yorgun olduğum zaman hep beni rahatsız etmek istiyorsun."
“Sen” mesajı iletişimi engeller
Sen mesajı, sen dilidir ve genellikle kızgınlık ifadesi için kullanılır. Sen mesajları, bizim hakkımızda bir ileti göndermez, odak hep karşımızdaki kişidir. "Ben" mesajı gönderen kişi, kendi hakkında yaptığı değerlendirmeyi karşısındaki kişiyle paylaşmak isteğindedir. "Ben" mesajları karşımızdaki kişiyi suçlayıcı ifadelerden arınmış ve tümüyle kendi duygu ve düşüncelerimizi içerdiğinden, iletişimin olumlu sürmesine yardımcı olabilirler. Kızgınlık hissettiğimiz durumlarda, bunu "ben" mesajı ile iletmemiz, karşımızdakinin savunmaya geçmesini, öfkeyle karşılık vermesini, kendini kıstırılmış hissetmesini, suçlanmasını ve konuşmaktan kaçınmasını engelleyebilir. Size sözle saldırılmadığı sürece, rahatsızlığını ve kızgınlığını dile getiren biriyle anlaşmak mümkündür. Ne dersiniz, var mısınız "ben" dilini kullanmaya?
“Sen” yerine “Ben” Mesajı
“Ben” dili, kişinin o anda karşılaştığı durum veya davranış karşısında, kişisel tepkisini duygu ve düşüncelerle açıklayan bir ifade tarzıdır. Duygu ve düşüncelerimizi içtenlikle ifade etmemizdir. Başkalarıyla ilgili değerlendirme ve yorumlarımızı değil, kendi duygu ve yaşantılarımızı açıklarlar. "Ben" mesajını duyan kişi, karşısındakine ne hissettirdiğini öğrenir ve eğer bu olumsuz bir duyguysa, kendi isteğiyle davranışını değiştirir ya da değiştirmez. Yani davranışının sorumluluğu tümüyle kendine aittir. Suçlama olmadığı için "ben" mesajı ile gönderilen iletiler, genellikle gönüllü bir farklı davranma çabasına zemin hazırlayabilir. "Ben" dilinin en önemli yararı ise, karşımızdaki kişiye "ben böyle hissediyorum ama bu davranışın herkese böyle hissettirmeyebilir" anlamını içeren bir ileti gönderildiğinden, onun suçlanmadan kendini gözden geçirmesine olanak tanımasıdır. Çünkü kesinlik içeren yargılamalar karşısında özellikle çocuklar, ne yapacaklarını bilemezler.
S: "Sen" mesajı yerine...
- Baba: Çok kabasın! Her zaman sözümü kesiyorsun!
B: "Ben" mesajı verin...
- Baba: Bir şey söylemeye başlayıp da bir türlü sonunu getiremediğim zaman çok rahatsız oluyorum.
S: "Sen" mesajı yerine...
- Anne: Kes şunu!! Çekiştirip durma kolumu!!
B: "Ben" mesajı verin...
- Anne: Kolumun çekiştirilmesinden hoşlanmıyorum.
S: "Sen" mesajı yerine...
- Baba: Her akşam aynı şey, tutturuyorsun oyun oynayalım diye! Benim yorgun olabileceğim hiç aklına gelmiyor değil mi? Yaramaz ve şımarık bir çocuk gibi davranıyorsun!
B: "Ben" mesajı verin...
- Baba: Bu akşam çok yorgun hissediyorum canım. İstersen oyun oynamayı başka bir akşama erteleyelim.

Hiç yorum yok: